𓍼yirmi iki

1.1K 101 190
                                    

söyleyecek bir şey bulamamış bir şekilde az önce soru sorduğum kadına döndüm.

"teşekkür ederim, iyi günler." kendimi gülümsemeye zorlayıp söyledim ve yeniden kapıya döndüm.

jennie'nin yüzüne bakmamaya çalışarak kapının yanına geldim ve yol vermeleri için bekledim.

"ah- bayan manoban!" bay kim sahte bir mutlulukla söyledi. "sizi sabah haberlerinde gördüm. eminim yalandır ve masumiyetinizi yakında kanıtlayacaksınızdır." yüzündeki gülümseme oldukça eğlendiğini gösteriyordu.

"merak etmenize gerek yok, kanıtladım zaten. yakında resmi açıklama yapılacak." samimiyetten uzak bir şekilde gülümsedim.

"bunu duyduğuma sevindim. siz de tam gidiyordunuz sanırım, sizi tutmayalım." kenara çekildiğinde hafifçe eğilip yanından geçtim.

"lisa?" jennie seslendiğinde kendimi sakinleştirip gülümseyerek ona döndüm.

"efendim?"

"buraya kadar gelip benimle konuşmadan dönmek istediğine emin misin?" merakla sordu.

"oldukça. sizi rahatsız etmeyeyim." yeniden arkama dönüp dışarıya doğru yürümeye başladım.

kendimi gerçekten iyi hissetmiyordum. eminim aralarında bir şey yoktu ama yine de kendimi kötü hissetmeden edemiyordum. en iyisi zaman tanımaktı.

birinin koşma sesini duysam da yürümeye devam ettim. elini koluma koyup beni durduğunda derin bir nefes alıp ona döndüm.

"neden bilmiyorum ama konuşacak kadar iyi hissetmiyorum." sakince söyledim.

"o halde konuşmayalım." söyleyip beklemeden sarıldı.

tanrım! kalbim! şimdi kendimi fiziksel anlamda da iyi hissetmiyorum.

sanırım ölüyorum.

"je-jennie?" şaşkınca söyledim.

"konuşacak kadar iyi olmadığını söyledin." belimdeki ellerini daha da sıkılaştırdı.

ve öldüm.

daha fazla beklemeden sarılmasına karşılık verdim.

"beni öldürmeye çalışıyorsan başarılı oldun." gülerek söyledim.

"yalancı, kalbin oldukça sağlam ses çıkarıyor." gülerek söyledi ve hafifçe uzaklaşıp yüzüme baktı.

"ama öldüğüme yemin edebilirim."

"bu da çok sağlam yalancı olduğunu gösterir." güldükten sonra uzaklaştı.

"daha iyi gibisin, artık konuşabilir miyiz?" beklentiyle sordu. başımla onayladığımda elimi tutup beni yönlendirdi.

ne demek hâlâ ölmedim?

"ölmediğime emin miyiz?" şaşkınlıkla kendime sordum.

"bir şey mi söyledin?" arkasını dönüp sorduğunda başımı iki yana salladım.

"hayır." onaylayıp yürümeye devam etti.

köşelerden bir yere geldiğimizde elimi bırakıp oturdu. ben ise ayakta kalıp elime bakmaya devam ettim.

"tanrım! otursana." bıraktığı elime uzanıp tuttu ve beni yanına çekti. oturduğumda elimi bıraktı.

"ah- bundan gerçekten hoşlanmadım." elimi gösterip söylediğimde anlamamış bir şekilde bana baktı.

"elini tutmamdan mı?"

"elimi tuttuğunun farkında mıydın?" şaşkınlıkla sordum.

"şaka mı yapıyorsun?"

cingulomania | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin