𓍼yirmi bir

1K 91 130
                                    

numuneleri verdikten sonra gitmek için oturduğumuz yerden kalkmıştık ki kapı tıklatıldı. içeriye giren komiser kang'dı.

"efendim aldığımız kanıtın sonucu laboratuvardan geldi." komiser kang içeriye girdikten sonra mutsuz bir şekilde söyledi.

kağıtları bay lee'nin masasına bırakıp bakışlarını üzerime dikti. bay lee kağıtları inceledikten sonra yüz ifadesi değişmişti.

"pudra şekeri için mi bayan manoban'ı apar topar buraya getirdiniz?" bay lee bağırdığında komiser kang hafifçe eğilip özür dinledi.

"bunu sonra konuşacağız." söylediğinde komiser kang onaylayıp odadan çıktı.

"tüm olanlar için çok üzgünüm. kamuoyuna gerekli açıklamayı bizzat kendim yapacağım."

"lütfen test sonucunun kanıtlarıyla birlikte açıklama yapın." söylediğimde beni onayladı.

"öyleyse iyi akşamlar."

"yeniden özür dilerim." hafifçe eğilip söylediğinde aynı şekilde karşılık verip odadan çıktık.

"pudra şekeri?" gülerek söylediğimde taehyung da güldü.

"aklıma gelen ilk şeydi, ne yapayım?" onaylayıp çıkışa doğru gidiyordum ki eşyalarımı almayı unuttuğumu fark ettim.

"eşyalarımı alıp geliyorum." söyleyip diğer tarafa doğru gitmeye başladım.

elindeki eşyalarımla bekleyen komiser kang'ı görünce ona doğru adımladım.

"sanırım zengin olunca adaletten bu kadar kolay kurtuluyor." alayla söylediğinde güldüm.

"bay kang üzgünüm ama üstümde bulduğunuz pudra şekeri bana ait değildi, ayrıca test sonuçlarımı da incelerseniz kendime zarar verecek şeylerle ilgilenmediğimi anlarsınız. yine de evet, haklısınız. zengin olunca farklı bir muamele görüyorsunuz." söyledikten sonra elimi uzattım.

eşyalarımı verdiğinde hafifçe eğilip selamladım ve adımlarımı dışarıya doğru yönlendirdim.

kapının önünde bekleyen arabaya bindim, cüzdanı cebime koyduktan sonra telefonun ekranına baktım.

jennie'den gelen aramaları görünce haberleri aldığını anladım.

"eve mi?" taehyung sorduğunda onayladım.

bu saatte jennie'yi rahatsız etmek istemiyordum. jisoo'yu aradım.

"lalisa? ne oldu? çıktın mı? iyi misin?" jisoo endişeli bir şekilde sordu.

"jisoo, iyiyim sakin ol, hallettik." söylediğimde derin bir nefes aldı.

"sevindim." bir süre durduktan sonra devam etti. "jennie birkaç kez chaengie aradı. sesi çok endişeli geliyordu. istersen haber ver."

benim için endişelenmesi hoşuma gitse de onu endişelendirdiğim için mino'ya olan sinirim artmıştı.

"saat çok geç oldu, uyumuştur. yarın yanına gideceğim zaten. her neyse, sabah görüşürüz." aynı şekilde karşılık verdiğimde kapattı.

"mino'yu hâlâ rahat bırakacak mısın?" cevabı bildiği soruyu gülerek sordu.

"ne yapacağını biliyorsun."

"tabiki de biliyorum."

"eve gelince haber verirsin." geriye yaslanıp gözlerimi kapattım. "geç oldu, bu gece ben de kal."

"tamam, sen dinlen."

***

telefonum çalmaya başlayınca ekrana baktım. vic'in aradığını görünce aramayı reddettim.

cingulomania | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin