"mino'yu kendine gelince evlerinin yakınına bıraktım." telefonu açar açmaz taehyung söyledi.
"sana da günaydın, taetae." telefonu hoparlöre alıp aynanın önüne bıraktım.
"ah doğru, günaydın. her neyse, söylediğim gibi mino'yu evlerinin yakınına biraz tedavi ettikten sonra bıraktım."
"neden böyle bir şey yaptın ki?" diş fırçama macunu sürerken sordum.
"kan kaybından ölmesini istemeyiz değil mi?" söylediğinde omuzlarımı silktim ama tabiki de bu onu görmedi.
"arabam?" sordum.
"aklın fikrin sürekli arabanda değil mi?" alayla söylediğinde gözlerimi devirdim.
"sadece arabamı istiyorum." söylediğimde sıkıntıyla nefes verdi.
"gönderiyorum." onayladığımda kısaca vedalaşıp telefonu kapattık.
banyoda işimi bitirince giyinip aşağıya indim.
karen'ın arabası aklıma gelince arabamı getiren kişiyle göndermenin saygısızlık olacağını düşünüp taehyung'a arabamı karen'ın evine göndermesini istediğim bir mesaj atıp hızlıca evden çıktım.
karen'ın evine gelince beklemeden içeriye girdim. salona gelince bay manoban, jackson, karen ve victoria'nın kahvaltı yaptıklarını gördüm. onları görmezden gelmeden önce kısaca selamlayıp karen'ın yanına adımladım. anahtarı masaya bıraktım.
"arabanı verdiğin için teşekkür ederim." hafifçe eğilip evden çıkmak adına arkamı döndüm.
"bize katılmak istemez misin?" karen konuştuğunda ona döndüm ve gülümseyerek başımı iki yana salladım.
"aç değilim," gözlerimi masadakilerin üstünde gezdirirken konuşmaya devam ettim, "size afiyet olsun." söyledim.
"beni kıracak mısın, lisa?" karen sevimli bir şekilde söylediğinde derin bir nefes alıp onu onayladım.
zaten arabamın gelmesini beklemem gerekiyordu.
karen'ın yanına oturduğumda karşımda oturan victoria ile göz göze geldim. beklemeden bakışlarımı çektim.
karen yardımcıya seslenip bana servis açmasını söylediğinde onu durdurdum.
"gerçekten aç değilim, arabamı beklerken size eşlik edeyim diye oturdum."
"emin misin?" şüpheyle yüzüme baktı.
"istemiyormuş, uzatma karen." bay manoban sesini yükselterek söylediğinde masadaki tüm gözler ona döndü.
"affedersin, ne?" karen sinirli bir şekilde sordu.
bay manoban derin bir nefes verip elindeki çatalı bıraktı.
"üzgünüm, sinirimi senden çıkardım." gerçekten üzgün göründüğünü fark edince gülümsedim.
en azından başkalarının duygularını önemsiyor.
"sen neden gülüyorsun?" sinirle bağırdığında irkildim. "tüm sinirimin kaynağı sensin!" sözlerine devam ettiğinde kendime geldim.
"bay manoban, asla şaşırtmıyorsunuz." ayağa kalktım, "sadece bana kötü davrandığınızın farkındayım ama artık fark etmeme gerek bile yok, açık açık gösteriyor ve söylüyorsunuz." söyledikten sonra bakışlarımı ondan çekip karen'e döndüm.
"yeniden arabanı kullanmama izin verdiğin için teşekkür ederim." söyledikten sonra bir şey söylemesini beklemeden uzaklaşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cingulomania | jenlisa
Fanfictionbir 𝓼𝓮𝔂 tesadüfen tanışmamıza neden olmuştu ve hem 𝓼𝓮𝔂 hem de sen hayatımın en güzel anılarını biriktirmemi sağladınız. [300521]