"özür dilerim ama bunu sormak zorundayım." söylediğimde endişeli bir şekilde yüzüme baktı.
"söyle." endişesi sesine de yansımıştı.
"sen beni seviyorsun, ben de seni seviyorum. bu, bizi sevgili yapmaz mı?" kafam karışık şekilde sordum. derin bir nefes verdiğinde endişesi yerini rahatlamaya bırakmıştı.
"bunu mu soracaktın? beni boş yere korkuttun."
"yapar mı, yapmaz mı?" söylediği şeyleri görmezden gelip sorduğumda gözlerini devirdi.
"yapmaz." söylediğinde kaşlarım sinirle aşağıya indi.
"neden yapmıyor? yapmıyorsa da sevgilim olmalısın, çıkma teklifi etmem mi lazım?"
"liselilerle ergen diyerek sürekli dalga geçiyorsun ama şu anda tam bir ergen gibi davranıyorsun."
"ama–" söyleyecek bir şey bulamayıp sustum.
haklıydı.
"gerçekten aramızdaki şeye bir isim mi koymak istiyorsun?" pes etmiş bir şekilde sorduğunda gülerek onayladım.
"tamam o halde sevgilin olurum." söylediğinde yaşadığım mutluluk yüzünden onunla dalga geçme fırsatını kaçırmalı mıyım diye kendimle kısa süreli de olsa müzakereye girdikten sonra sonunda bu fırsatı kaçırmamaya karar verdim.
"sana öyle bir teklifte bulunduğumu hatırlamıyorum." düz bir ifadeyle arkama yaslanırken söyledim.
"ne?" sinirle söylediğinde ifademi koruyup yüzüne bakmaya devam ettim.
"sevgilim olur musun diye sormadım ki." omuzlarımı silktim.
"lalisa, seni gerçekten öldürürüm." bakışlarından bunu yapabileceğini anlamıştım.
sevimlice gülümsedikten sonra yeterince yakın değilmişiz gibi biraz daha yakınlaştım.
"şimdi sen benim sevgilim misin?" söylediğim şey gözlerini devirmesine neden olsa da aynı zamanda gülümsetmişti.
"evet."
"işte bu! şimdi öğrencilerin ve bay kim'le istediğim gibi uğraşabilirim." sevinçle söyleyip kollarımı etrafına sarıp sıkıca sarıldım.
"böyle bir anda başkalarından bahsediyor olman inanılmaz." sarılmama karşılık vermeden önce söyledi.
"inan başkaları en ufak umrumda değil." kollarımı gevşetip başımı omzundan çektim ve aynı pozisyonda kalarak konuşmaya devam ettim. "sadece hayatında artık resmi bir şekilde yerim olduğu için mutluyum." gözlerinin içine bakıp söylediğimde yüzü kızarmaya başlamıştı.
"bana bu kadar yakın olmaya devam edersen dayanamayabilirim." söylediğinde yaramaz bir şekilde gülümsedim.
"neye dayanamayabilirsin?"
"neye olduğunu çok iyi biliyorsun." uyarır bir tonda söylediğinde kızarmış yanaklarına öpücük bırakıp uzaklaştım.
"senin için değil, kendi iyiliğim için uzaklaştım." söyleyip soğumuş kahvemden son yudumumu aldım.
bardağı masaya bırakmıştım ki jennie ellerini yanaklarıma koyarak beni kendisine çevirdi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. yaşadığım şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemez bir şekilde yüzüne bakmaya devam ederken sonunda ne yaşadığımızı fark edip onu daha fazla bekletmeyip öpüşüne karşılık verdim.
bir noktadan sonra öpüşmemiz derinleşmeye başlamıştı ve bunu engelleyecek bir şey olması gerekmişti. aramızdaki bilinçli kişi jennie olduğu için kendini geri çekerek ilerlememizi engellemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cingulomania | jenlisa
Hayran Kurgubir 𝓼𝓮𝔂 tesadüfen tanışmamıza neden olmuştu ve hem 𝓼𝓮𝔂 hem de sen hayatımın en güzel anılarını biriktirmemi sağladınız. [300521]