Merhaba benim güzel kar tanelerim,
yukarıdaki müziği açmayı ve yorum yapmayı unutmazsanız çok sevinirim <3İyi okumalar dilerim^^
12.Bölüm : Soyut İpler.
(Günler Sonra)
Günlerim penceremin önünde geçip giderken o gün olan her şey aklımdaydı. Annemin bana söyledikleri, terapistim ile görüşmem, döktüğüm gözyaşları...
"Beni anlıyorsun, değil mi Eylül?" demişti terapistim.
"Anlıyorum."
"Bunun yalnızca senin değil, Merih'in de iyiliği için böyle olması gerektiğini anlıyorsun, değil mi?"
"Anlıyorum."
"Kimse sizin görüşmenizi ve konuşmanızı yasaklamıyor. Annen sana telefonunu geri verecek. Bu bir yasak değil, biliyorsun."
"Biliyorum."
"Merih'le konuşup konuşmamak senin tercihin olacak ama şu süreçte iletişiminizi sürdürmenizin ikinize de zarar vereceğini biliyorsun."
"Biliyorum."
Annem eve döner dönmez odama gelip telefonumu bana geri vermişti. Telefonumu açma tuşuna basıp açmayan bendim. Bunu tercih eden bendim. Kendimi Merih'ten uzak tutmaya çabalayan bendim. Annemden tek bir şey rica etmiştim. Merih'in annesi ile her gün konuşup durumunu öğrenmesini ve bana haber vermesini istemiştim ondan, yalnızca bu.
Merih iyi değildi. İlaçları arttırılmıştı, seansları ona yetmiyordu ve daha fazlası gerekiyordu. Odasından dışarı çıkmıyordu. Annesinin söylediğine göre kimseyle konuşmuyordu. Ben de ondan farklı değildim. Moraran gözaltlarım ve verdiğim kilolar nasıl bir depresyonun içinde olduğumu özetliyordu. Terapistim dünkü seansımda günler sonra dışarı çıkmamı ve biraz olsun sosyalleşmemi önermişti. Bunu yapma düşüncesi bile midemi bulandırıyor, karnımı ağrıtıyordu. O ise gerekirse "kusa kusa" yapmamı ama yine de dışarı çıkmamı önermişti.
Bugün ise o gündü. Annemin saçma akraba davetlerinden birini terapistimin verdiği ödevi yerine getirebilmem için bir fırsat olarak gördüğüm gündü. Bugün annemin bir arkadaşının Sarıyer'deki pastanesinin açılışı vardı. Biraz olsun insanların içinde bulunmak ve ne hale geleceğimi görmek için annemle oraya gidecektim. Kahvaltıda annemle hiçbir iletişime girmeden birkaç şey yedikten sonra odama geçtim. Üzerime siyah bir boğazlı kazak ve siyah bir pantolon ve uzun lacivert bir trençkot giyip uzun dağınık saçlarımı hızlıca tarayarak salık bıraktım.
"Eylül, hazırsan çıkalım." Annemin koridordan gelen sesini duyunca aynaya bile bakmadan küçük siyah sırt çantamı sağ omzuma geçirip kapıyı açtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Küresi (İki Kitap)
Teen FictionBurası bir kar küresiydi, biz de içindeki figürler. Bizi tutup salladılar, ne olduğunu anlamadık, alt üst olduk...