Selam benim güzel kar tanelerim <3
Çok özledik birbirimizi biliyorum, ama merak etmeyin bir daha bu kadar uzun bir ara vermeyeceğim. Şimdi hemen yukarıdaki müziği açalım ve bölümü öyle okuyalım. Unuttuysanız bir önceki bölümü okuyup bu bölüme öyle geçmenizi de tavsiye ederim.
İYİ OKUMALAR DİLERİM^^
10.Bölüm : Dönsün Dünya.
*Söz konusu senin zarar görmense bırakalım dönsün dünya...*
Merih'in odamın kapısını açıp çıkıp gidişi gözlerimin önünden gitmezken tam bir saat sonra hala odamdaki halının üzerinde oturmuş şok olmuş bir halde kapımı izliyordum. Yaşadığım olayın beni şoka sokmuş olması bir yana dursun Merih'i ne hale getirmiş olabileceğini bilmiyordum bile. Şu andan itibaren her şey nasıl olacaktı, hayatımız nereye doğru sürüklenecekti inanın bana tahmin bile edemiyordum. Yaşadığımız bu an neden inşa edilmişti hayatlarımızın ortasına bilmiyordum. Bunu düşünürken gözlerimin kapandığını hissetsem de içimden konuşmaya ve kendimi bambaşka bir yöne çekmeye çalışıyordum.
"Bu anı kimse inşa etmedi." diyordum kendi kendime içimden.
"Ben veya o... Ne ikimizden biri ne bir başkası, kimse inşa etmedi bu anı. Bu anın tuğlalarını buraya kimin koyduğunu aramayı bırak. Sadece aramayı bırak. Çünkü anlar inşa edilemez, çünkü anlar kendiliklerinden oluşur."
O geceye dair son hatırladığım şey yerdeki halımın üzerinde oturup başımı yatağıma yasladığım ve öylece uyuyakaldığımdı... Nasıl bir sabaha uyanacağımı, uyandığımdan neler hissedeceğimi asla bilmiyordum. Tek bildiğim zamanı bu gecede sonsuza kadar durdurmak istediğimdi.
Gözlerimi her zamankinden daha karlı bir güne açtığımda ise karnımda dün gece yaşanan o birkaç saniyelik anın stresini ve heyecanını yaşıyordum. Dudakları dudaklarıma dokunmuştu, evet. Fakat esas birleşen kalplerimizdi sanki. Kalbim kendisine doğru yaklaşan ürkek bir kalbin varlığını hissetmiş ve sonra kaçıp gidişine şahit olmuştu. Oysa bir kere yaklaştıysa bir kalp bir kalbe, dokunduysa bir kere, kaçıp gitmek yeter miydi uzaklaşabilmek için? Adım atmak yeter miydi gidebilmek için?
Kendimi stresten ve heyecandan yorulmuş bir halde banyoya sürükleyip hızlı bir duş aldım. Aynada gözlerimin içine bakarak saçlarımı kuruttuğum sırada gözlerimin içinde bu zamana kadar hiç görmediğim bir ışık gördüğüme dair size yemin edebilirdim.
"Ne oluyor bize?" diye sordum kendime. Sahi ya, ne oluyordu bize? Saçlarımı kurutup üzerimi değiştirdikten sonra odamdan üzerime dünyanın en kalın hırkasını geçirerek çıktım. Koridorda tanıdık kimseyle karşılaşmadan hızlıca merdivenleri inip kahvaltı yapmak için yemekhaneye girdiğimde gözlerim Asya'nın tek başına bir masada halsizce oturduğunu gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Küresi (İki Kitap)
Teen FictionBurası bir kar küresiydi, biz de içindeki figürler. Bizi tutup salladılar, ne olduğunu anlamadık, alt üst olduk...