27

163 11 7
                                    


geçmişe dönüş, tarihte bir gün

tüm kıyafetlerimden kurtulup sadece çamaşırlarımla kaldığımda aynanın karşısında vücudumu izledim. ellerim karnımda gezinip oradan göğüslerime yükseldi. omuzlarıma dökülen uzun saçlarımı yavaşça geriye attım. beklediğim elinde tartısıyla odama girecek olan annemdi.

ısrarla gelmemesi ve bunun beni strese sokmasından dolayı üzerime kenarda asılı duran bornozu geçirdim. tek istediğim bir an önce tartılmak ve annemden işiteceğim onca azarı işitip odama geri dönmekti. çünkü biliyordum. bu hafta da o siktiğimin kilolarını almıştım.

yatak odasının kapısına kadar geldiğimde kapının kulpunu tuttum. tam açmadan önce aralıktan duyduğum sesle duraksadım.

"500 gram arttır."

kaşlarım çatılırken başımı hafif kapıya yasladım ve içeride olan bitene bakındım. "efendim bu çok fazla değil mi? onu psikolojik olarak etkiliyorsunuz."

annem çalışanın elinden tartıyı sertçe çektiğinde "sen sadece sana dediğimi yap." dedi ve tartıyı elinde çevirip ayarlarıyla oynadı.

ifadesizce kapıdan uzaklaşıp sırtımı hemen yanındaki duvara yasladığımda onun dediklerini duydum. "zayıflık güzelliktir. güzellikse güç. güçlü olursan istediğin her şeyi elde edebilirsin."

//

geçmişe dönüş, tarihte bir gün

jongin'in aklında kurduğu o oyun teklifini kabul edeli 2 gün olmuştu. ailemiz evde olmadığından 2 gündür okul çıkışlarını ning ile birlikte burada geçiriyor Bay Kim'in ısrarlarına direnerek güç bela kendimizi eve atıyorduk.

20 dakika içerisinde sadece 2 ufak lokma aldığım tabağımı yavaşça ileriye iterken su bardağımdan bir yudum daha aldım. sürekli çatalım elimde tabakla oynadığım için oldukça çok yemiş gibi görünmüş olmalıyım ki kimse koca tabağı olduğu gibi bırakmamı sorun etmemişti. buysa benim işime gelmişti.

"lavaboyu kullanacağım." deyip masadan kalktığımda jongin buz gibi gözlerini üzerime dikti. onun teklifini kabul ettiğimden beri bana daha da mesafeliydi. ona kırgın bir tebessüm bıraktığımda gözlerini kaçırdı sadece.

ufak adımlarla, ellerimi karnımın üzerinde birleştirip üst kata adımladım. jongin'in odasına girdim ve diğer bir kapıyı açıp yere çöktüm.

saçlarım öne düşmesin diye sıkıca topladığımda derim bir nefes aldım. kendimi zorlamama gerek yoktu. artık bu vücudum için bir refleks haline gelmişti. midemin bi şeylere katlanabilme süresi oldukça kısaydı. işte o yüzden artık parmaklarıma ya da tuzlu suya gerek kalmamıştı.

öğürmüştüm. midemde dışarıya çıkaracak hiçbir şey kalmamıştı ama saniyelerce öğürmeye devam etmiştim. bu sırada zihnimin içinde bana eşlik eden bir cümle vardı.

zayıflık güzelliktir. güzellikse güç. güçlü olursan istediğin her şeyi elde edebilirsin.

ağzımı iyice çalkalayıp toparlanmaya çalıştım. saçımdaki tokayı tekrar çekiştirip saçlarımı serbest bıraktım. parmaklarımın arasına dolanan saçları görmezden geldim ve banyodan çıktım.

jongin'i karşımda yatağına oturmuş bir şekilde bulduğumda vücudumu bi endişe kapladı. ama endişelerim boşaydı çünkü o gözünü telefondan çekip suratıma bile bakmamıştı.

end game || jenkai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin