dudaklarıma kondurduğu ufak öpücük ardından geri çekildi ve omuzlarıma yerleştirdiği elleriyle şaşkın yüzümü izlemeye devam etti.kaşlarımı havalandırıp gözlerimi kısa bir süreliğine kapalı tuttum ve ardından etrafımdaki üzerimize kilitlenen yüzlere bakındım.
aralarından bir çift göze takıldı gözlerim. paranoyalarımın geri gelmesine izin verdim. eunbi'den zorlq çektiğim bakışlarımı jongin'e çevirirken "bu ne içindi?" diye sorarken buldum kendimi.
ihtiyacım olan tek şey ondan alacağım ikna edici bir cevaptı ama kim jongin bu kez de istediğim şeyi yapmamıştı. "öpmek istedim jennie." deyip sadece beni geçiştirmiş, kısa bir sarılmanın ardından stüdyoda görüşeceğimizi söyleyip gitmişti.
bir an bile düşünmeyi kesmeden eve yetiştim. üstümü değiştirdim, içinde rahat edebileceğim bir şeyler giyip tekrar arabama yerleştim ve chanyeol'un attığı konuma kadar gittim. ama bir an bile düşünmeyi kesmedim. her ihtimali göz önünde bulundurup kendi kendime onları çürütmeye çalıştım.
chanyeolun mesaj kutuma bıraktığı şifreyi kullanarak içeriye girdiğimde kulağımı hareketli bir müzik sesi doldurdu. ileriden sağa dönüp chanyeol'u bulduğumda iç tarafta mikrofonun başında bekleyen jongin'i gördüm.
jongin bakışlarını anlık üzerime değdirip "başa al." dediğinde chanyeol müziği geri sardı. elimle selam verip chanyeol'un yanına yerleştiğimde jongin ezberindeki sözleri okumaya başladı.
"onun batıl inançları var. kara kediler ve vodoo bebekleri.
bu kızın beni aşık edeceğini hissediyorum."parmaklarıyla havada ritim tutarken gözlerini yerden çekmedi.
"mum ışığının hareketiyle, yeni hisler içerisinde.
her gün ve her gece için yeni bir bağımlılığı var."gözlerini chanyeole çıkarıp devam onayı alırken biraz yana kaydırdı ve bakışlarımı üzerimden çekmedi.
"kıyafetlerini çıkarmana ve yağmurda dans etmene neden olacak.
kendisinin çılgın hayatını yaşattıracak sana. acını alıp götürecek.
tıpkı beynindeki bir kurşun gibi."elleriyle kulaklığını desteklediğinde gözlerini yumdu ve hafif öne eğilip devam etti.
"tepe taklak, hayatı çılgınca yaşıyor.
seni itip aşağıya çekecek, hayatı çılgınca yaşıyor.
şeytan kırmızısı dudakları, teni mocha rengi.
o seni yıpratacak, hayatı çılgınca yaşıyor."chanyeol bastığı tuşla şarkıyı durdurduğunda jongin boğazını temizleyerek içeriden çıktı. göz kırpıp odadan da çıktığında "ne için bu şarkı?" diye sordum.
"jongin şimdiye kadar bu beste işini hobi olsun diye yapıyordu. şarkılarının çoğunın stüdyo versiyonu yok. bu işi profesyonel olarak yapmak istiyor. bunu çıkış teklisi yapmayı düşünüyoruz."
anladım dercesine başımı salladığımda onun bana kişisel hayatıyla ilgili hiçbir şey anlatmadığını fark ettim. "aslında, bu şarkıyı biri için yazdı. şarkı sözlerini dinleyen ikinci bir kişinin kim hakkında olduğunu direkt anlayacağından eminim." dediğinde yine cevap veremedim. dudaklarımı birbirine bastırırken onaylarcasına başımı salladım. ama o devam etti. "jongin sık sık duygularını şarkı sözlerine döken bir insan ve çoğu zaman bunlar üzücü şeyler oluyordu. ama bu sefer yaşadığı heyecanı anlatıyor. ona bu duyguları tattırdığı için o kişiye minnettarım."
şarkıda bahsettiği kişinin kim olduğunu sormaya korktum. içten içe bunun ben olduğumu tahmin etsem bile bir beklenti içerisine girip hayal kırıklığına uğramamak için bunu sonuna kadar inkar ettim.
"bak jennie, jongin duygular konusunda korkak bir adamdır. korktuğu şeylerden ise hep kaçar. inkar eder. kabullenemez. eunbi ile olan ilişkisinde o kadar korkak davranıyordu ki onu bir sevgili olarak göremediğini, sevemediğini bile kabullenemiyordu. eunbi'nin jongin'in gözünde herhangi bir arkadaştan farkı yoktu. bunu biliyordum ama onun kabullenmesini asla sağlayamadım. sana olan hislerini kabullenmesini nasıl sağladın inan bilmiyorum ama tebrik ederim gerçekten. teşekkür de ederim aynı zamanda. ona böyle güzel şeyler hissettirdiğin için. tek temennim senden de kaçmaması. kaçsa bile ondan vazgeçme ama tamam mı? jongin'in sana ve ona göstereceğin sevgiye ihtiyacı var."
anlaşılan bugün herkesin uzun uzun konuşası tutmuştu. ellerimi saçlarımdan geçirip derin bir nefes verdiğimde jongin içeriye girdi. "aklımda tutacağım." diye mırıldandıktan sonra az önceki gerici konuşma yaşanmamış gibi önümdeki defterin kapağını araladım ve üzeri karalanmış onca yaprağı es geçip son yazdıklarımı chanyeol'e gösterdim.
yüzündeki tebessümle ayaklandı ve kenardaki siyah gitarını alıp kollarımın arasına bıraktı. "benim için mırıldanabilir misin?" diye sorduğunda göz ucuyla jongin'e baktım. birbirine doladığı kollarıyla sırtını kapıya yaslamış dikkatle bizi izliyordu. parmaklarımı gitarın tellerinin üzerinde gezdirdiğimde hangi partı söylemem gerektiğine karar vermeye çalıştım.
"ve eğer sonsuza kadar yaşayamazsak,
belki bir gün yer değiştiririz.
sevgilim, beni toprağa sen gömeceksin.
ben seni gömmeden önce.""kim için yazdın bu şarkıyı?" sırtını yaslandığı yerden ayıran jongin'in sorusuyla çenemi dikleştirdim. "sen? sen kim için yazdın az önceki şarkıyı?"
chanyeol yavaşça öksürüp ayaklandığında bizi bir kez daha baş başa bıraktı. jongin bir büyük adımla önüme kadar geldiğinde iki koluyla oturduğum sandalyeye yaslandı ve yüzünü yüzümün yanına kadar yaklaştırdı.
"bilmiyor musun gerçekten?" dediğinde gözlerini yüzümün her yerinde gezdirdi. "kim için yazdığımı? kimin beni bu kadar heyecanlandırdığını?" başımı olumsuzca iki yana sallarken gitar tellerinin üzerindeki elimi aldı ve kalbinin üzerine koydu. "kalbim son zamanlarda senin yanındayken çok hızlı atıyor. söz geçirmek o kadar zor ki. nefesimi kesecek raddeye geliyor." dudaklarını iki yana kıvırdığında yüzünü yüzüme biraz daha yaklaştırdı. "teklifimi kabul ederken de bunu hedeflemiyor muydun zaten. gerçekten, tuttuğunu koparıyorsun jennie." başını iki yana sallarken parmaklarını yüzüme çıkardı ve yanağımı yavaşça okşarken konuştu. "hissettirdiklerin, beni korkutuyor."
o an aklımda dakikalar önce dinlediğim o uzun uzadıya konuşmadan bir cümle canlandı tekrar.
chanyeol henüz bir kaç dakika önce söylemişti bunu bana. kim jongin korkaktı ve korktuğu her şeyden kaçardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/244560871-288-k855713.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
end game || jenkai
Fanfickafamdaki, tam şu an cidden komik olduğunu düşündüğüm beret ve birbirine doladığım kollarımla karşısına dikildiğimde gözlerimi devirdim. "ben," diye konuşup ona baktığımda ne yaptığımı veya aklımı nerede kaybettiğimi inanın bilmiyordum. "ben senin s...