1

1.2K 58 19
                                    


ben diğer kızların sevmediği türden bir kızdım. ailelerin çocuğunun olmasını korktuğu türden biriydim. insanlar her zaman 'bir kız eğer seksiliğiyle havalıysa bu tehlikelidir.' diye düşünürdü. ama ben o evinde oturan, klişe, masum kızlara 180 derece dönebilirdim. seçtiğim eteklerim, yaramaz düşüncelerim ve insanların içerisindeki cadaloz hareketlerim beni korkutucu yapmazdı. ben buydum. kendimi değiştiremezdim.

zengin bir ailede doğmuştum. doğduğum an bedenime sarılan bez parçası bile annem tarafından seçilen marka bir kumaşken hayatımın devamını tahmin etmek zor değildi. lüks içinde yaşamayı seviyordum. özgür hissettiriyordu. param her kapıyı açıyordu çünkü.

bunun yanında ise zekiydim. okul dersleri benim için her zaman oldukça kolay olmuştu. dikkatli bir şekilde dinlediğim her şey aklımda anında yer ediniyordu ve asla orayı terk etmiyordu. ders çalışma ihtiyacı duymadığımdan dil öğrenmeye başlamıştım. fransızca ve japoncayı ise çoktan çözmüştüm.

okulumdaki kişiler ve çevre okullardaki kişiler arasında kötü bir şöhretim vardı. ağzım asla durmazdı ve bazen kendi söylediğim şeylere bile şok olurdum.

peşimde dolanan onca erkeğe kıyasla beni bizzat görmeyen ve ona rağmen ciddi anlamda nefret eden oldukça fazla kız vardı. oysa ki kızları çok severdim. erkeklerden ise bir o kadar nefret ederdim. etrafımda olmalarına katlanamazdım. peşimde dolanmalarından nefret ederdim.

ben erkeklerin isteyip de elde edemediği o kızdım. asla yüz vermeyen ve hayırdan anlamalarını sağlayan kişiydim. eğer hayatımda bir erkek isteseydim bir erkek elde ederdim. ama gerek yoktu. kızlar, onlar her koşulda daha da çekiciydi.

kızlar tuvaletinde, önümdeki istekli ama ürkek kızı duvara çarptığımda hafif pembeleşmiş yanaklarının beyaz tenine ne kadar yakıştığını düşünmeden edemedim. hafif araladığı dudakları öylece önümde dururken sıkıca yumduğu gözlerini araladı ve baygın bakışlarla gözlerime baktı.

alt dudağını ısırıp ellerini boynuma çıkardığında kırmızıya boyanmış dudaklarımı şeftali rengi dudaklarının üzerime bastırdım. ağırlığımı hafif üzerine verip ellerimi beline indirdiğimde boynumdaki ellerini çözdü ve kalçama sabitledi.

parmaklarını yavaşça sıktığında dişlerimi onun alt dudağına yavaşça bastırdım. tırnakları canımı acıtıyordu.

dudaklarımdan dudaklarını çekip boynuma yöneldiğinde başımı hafifçe yana yatırdım. acemi bir şekilde dudaklarını çenem ve boynum arasında gezdirdiğinde ellerimi göğüslerime çıkardı. aşağıya kaydırıp okul eteğimin içine geçirdiğim gömleğimin altına elini soktuğunda soğuk parmakları tenime değdi. bu dudaklarımdan ufak bir inleme kaçmasını sağlarken elini tüm belimde gezdirerek önümde eğildi.

irileşmiş dudakları, daha kızarmış yanakları, hafif dağılmış saçlarıyla bana alttan bir bakış attığında işaret parmağını ağzına aldı.

nefes alma ihtiyacıyla dudaklarım aralanırken tek kolumu karşımdaki duvara yasladım.

dilini çıplak bacaklarımda hissettiğimde "yerim," diye fısıldadım. dişlememeye dikkat ederek bacaklarımda oyalandığında eteğimi hafif kaldırdı.

boynumu geriye atıp elini hissetmeyi beklediğimde lavabonun kapısı hızlıca aralandı.

sinirlenip gözlerimi yumduğumda yerim hızlıca çöktüğü yerden kalktı. kedi gözlerimle, gelen kişiye yandan bir bakış attığımda Nayeon iki kolunu birbirine dolamış, tek omzunu kapıya yaslamış bir şekilde bana bakıyordu.

end game || jenkai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin