"kısa saç yakışmış."sokakta duyulan araba sesiyle gözlerini arkama doğru kaydırdı. geri çekilmeme gülerken bir adım daha yaklaştı bana.
"sanırım erkekler ve kızlar arasında neden bu kadar popüler olduğunu artık anlıyorum."
dediği şey yüzüme bilmiş bir gülümseme takınmama sebep olurken ona cevap vermedim. buna gerek yoktu. ilgimi kesinlikle çekmişti ama anlık bir şeydi. onu tanımıyordum bile.
kapı kapanma sesi duyulurken giydiği ceketin şapkasını başına geçirdi ve arkasını dönüp gitti. adım sesleriyle başımı geriye çevirirken gördüğüm tanıdık yüzler abartılı bir şekilde göz devirmeme sebep oldu.
ning "o kimdi?" diye sorduğunda bunu hepsinin merak ettiğinden emindim. "bilmiyorum." dediğimde yabancı bir ses "oldukça yakın duruyordunuz." dedi. jongin'in yanındaki yabancı kızın varlığını yeni fark ederken onu boydan boya süzdüm. "herkes bana yakın durmak ister." deyip herkes kelimesine baskı uyguladığımda güldü.
dediğim şeyi es geçip yanıma kadar geldiğinde elini öne doğru uzattı ve "ben eunbi, jongin'in kız arkadaşıyım." diye kendini tanıttı. kaşlarını hafifçe kaldırdığında gözlerini deviriyor gibi oldu ama yapmadı. isminden çok cümlenin ikinci tarafına takıldığımda gözlerimi kızın arka tarafına kilitledim. elim havalanıp Lisa ve Jongin üzerinde gezindiğinde "siz?" diye sordum.
Lalisa elini hızlıca havada savurup "o konu kapanalı uzun zaman oluyor." diye mırıldandı. ne yani önce bu yüzden arkadaşlığımızı mahvedip hemen ardından sadece boş mu vermişti?
omuz silkerken önümdeki kızın elini havada bıraktım ve arkamı dönüp içeriye girdim. onunla ilgilenmiyordum. ilgimi çekmemişti, bunu başaramamıştı. ve ben ilgimi çekmeyen kimseyle konuşmazdım.
onlardan ayrı takılmayı planlarken ning'in 'sen olmadan gergin hissediyorum.' ısrarları üzerine kendimi yanlarında bulmuştum.
işaret parmağımı elimdeki içki bardağı boyunca gezdirirken gözlerimi ortadaki kalabalıktan çekmedim. herkes kendi arasında bir şeyler konuşurken benim gibi daha sessiz duran bir kişi daha vardı.
başımı göz ucuyla yanımda oturan bedene çevirdiğimde karnında duran eliyle hafif öne doğru eğildi. büyük ihtimal annesi dahi bilmezken benim birlikte fazla vakit geçirdiğimizden bildiğim o detay aklıma geldiğinde gözlerini gözlerime çevirdi.
lisa ve yanındaki kızın bakışları üzerimize döndüğünde eunbi kolunu jonginin omzuna koydu ve "sorun ne?" diye mırıldandı. jongin midesinin bulandığıyla ilgili bir şeyler söylerken gün içinde yedikleri şeyleri saymaya başlamışlardı bile.
halbuki yemekle alakası yoktu bunun. sadece az uyumuştu büyük ihtimal. çünkü kim jongin ne zaman uykusuz kalsa midesinin bulandığını söyler dururdu.
bardağı dudaklarıma değdirdiğimde içinde kalan tüm içkiyi içtim. "fazla oyalanma." dediğimde ayağa kalktım. "eve git ve uyu."
üzerimde gezinen ne alaka bakışlarının aksine jongin bu detayı hatırladığım için şaşırmışa benziyordu. henüz dün ona hiçbir şey hatırlamadığımı söylemişken böyle davranmam mantıklı değildi. neden bilmiyordum ama burdayım demek istemiştim. arkadaşlık kurduğun o kız hala burda demek ve ona kendimi hatırlatmak istemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
end game || jenkai
Fanfictionkafamdaki, tam şu an cidden komik olduğunu düşündüğüm beret ve birbirine doladığım kollarımla karşısına dikildiğimde gözlerimi devirdim. "ben," diye konuşup ona baktığımda ne yaptığımı veya aklımı nerede kaybettiğimi inanın bilmiyordum. "ben senin s...