9

322 45 1
                                    


başımı yasladığım bacaklar gözlerimi direkt beyaz tavana dikmeme sebep olurken Nayeon parmaklarını saçlarımda gezdirdi. dans pratiğinden hemen sonra duş almış, okulun boş spor salonunda oturmuştum ve Nayeon bana eşlik etmişti.

"daha dikkatli olmalıydın." dediğinde avucumu havalandırıp göz hizama getirdim. "derin kesikler değil. iz kalmayacaktır."

parmaklarımı kapatıp elimi yumruk yaptığımda gözlerimi yumdum. dün geceyi düşünürken "jongin'in sevgilisi varmış." diye fısıldadım. istemsizce derin bir nefes alırken saçlarımdaki elleri duraksadı. aynı şeyi düşündüğümüze emindim. "lisa onu çoktan boşvermiş, Nayeon. arkadaşlığımızı bitirmek için bunu kullandı ve hemen ardından sadece boşverdi."

sinirle konuştuğumda eli yüzüme değdi "sakin ol." deyip sinirimi bastırmama yardımcı oldu. işaret parmağını yanağımda daire çizecek şekilde hareket ettirdi. "tedavin, nasıl gidiyor?" dediğinde alayla gülümsedim. "hangisi?" dediğimde cevap vermedi. ikisinden de bahsetmemi istiyordu. doktorumu tanıyordu, bizzat onunla da konuşabilirdi ama ona anlatmanın bana iyi geleceğini düşünüyordu.

" eskisi kadar sık olmuyor. öfkemi kontrol edebiliyorum ve kriz geçirecek raddeye gelmeden kendimi durdurabiliyorum. sanırım. uzun zamandır yeni bir tanesini yaşamadım."

onaylar bir mırıltı çıkardığında "diğeri?" diye sordu. bıkkınlıkla "hiçbir gelişme yok." dediğimde elimle yüzümü kapattım. "boşa kürek çekiyoruz. hiçbir şey değişmiyor. hala ne zaman bir kedi görsem nefesim kesiliyor. hala çok korkuyorum, nayeon. bununla baş edebilecekmişim gibi hissetmiyorum."

"en azından.." dediğinde elini tekrar saçlarıma çıkardı. "bulunduğun çevrede fazla kedi bulunmuyor."

evet bunu bir teselli olarak düşünebilirdim. spor salonun kapısı açıldığında ses boşlukta yankılandı. başımı hafifçe yana çevirdiğimde Joy düzelttiği eteğiyle kapıdan bize baktı.

"Jimin, gelmiş."

hızlıca uzandığım yerden kalktığımda kapıya doğru yürüdüm. bunu dekan gelmeden halletmeliydim. yoksa onun da olaya dahil olması kaçınılmaz bir sondu. yaptığım her şeye karışmaya bayılıyordu ve bu yüzden ben o müdahale edemeden işimi hallediyordum.

telefonumu çıkarıp okulun internet sitesine girdiğinde yukarıdaki artı tuşuna bastım. oldukça az olan fotoğrafların arasından dün gece lalisa'nın gönderdiği videoyu seçtim. adımlarım beni girişteki koridora yönlendirdiğinde etrafımızda gereksiz bir kalabalık oluşmuştu bile.

ilerideki sınıfın önünde, sırtını kapıya yaslamış tanıdık bedeni gördüğümde gülümsedim. elimi rastgele iki erkek bedeninin üzerine değdirdiğimde "onu buraya getirin." diye mırıldandım.

bir dizimi hafif kırıp kollarımı birbirine doladığımda Jimin'in onların ellerinden kurtulup önüme kadar kendi isteğiyle gelişini izledim. "ne yapacaksın?" dediğinde alayla gülüp yüzünü yüzümün önüne kadar getirdi. "beni mi dövdüreceksin?"

"gideceğin üniversite için büyük okul kurucularıyla ailen çoktan görüşmeye başladı değil mi?" deyip parmak uçlarımı saçının önünde gezdirdim. "utanç verici geçmişi olan bir öğrenciyi kimsenin okuluna kabul etmeyeceğine eminim Park Jimin." konuştuktan hemen sonra alayla güldüğümde tek kaşımı kaldırıp ekledim. "insanların önünde diz çöküp kedi gibi miyavlamadan hemen önce bunları da düşünseydin keşke."

end game || jenkai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin