öne doğru iyice eğilip avuç içlerimi yere değdirdiğimde bakışlarımı karşıya diktim ve bir kaç saniye öyle kaldım.az sonra başlayacağımız beden dersinden hemen önce bedenimi iyice esnetmeye çalışıyordum.
"yarın gece geliyor musun?"
Joy'un yönelttiği soruyla bakışlarımı ona çevirdiğimde bahsettiği yılbaşı partisini bir kez daha aklımdan geçirdim.
iki okul bir kaç gün önce yaşanan şeylerden sonra barış ilan etmek ve öğrencilerin arasını daha iyi hale getirmek amacıyla ortak bir yılbaşı partisi düzenleme kararı almıştı. çoğu kişi durumu olumlu karşılarken ben hiçbir şey hissetmemiştim. iki okul arası problemler beni etkilemezdi. birini severdim ya sa sevmezdim. bu benim için tamamen kişisel bi durumdu.
"büyük ihtimal orada olurum."diye mırıldandığımda Nayeon yan gözle Joy'u incelemeye devam etti. bir araya geldiğimizden deri yaptığı gibi.
gözlerimi ona dikip bana bakmasını sağladığımda 'ne oldu?' dercesine kafa salladım. o ise derin bir nefes alıp tekrar Joy'dan yana döndü.
"sehunla nasıl gidiyor?"
yönelttiği soruyla Joy dudaklarını düz bir çizgi haline getirip ona baktığında omuz silkti. takındığı tavırdan bir sorun olduğu belliydi. "konuşmuyoruz." dediğinde kenara yaslanmış telefonuyla ilgilenen Rose alaykı bir tonlamayla "siz zaten konuşmuyordunuz." diyerek sohbete dahil oldu.
Joy göz devirdiğinde ve Nayeon bakışlarını telefona dikmiş kıza ters bir şekilde baktığında bedenimi dikleştirdim ve üzerimdeki şortu düzelttim. "artık sevişmiyoruz da Rose. bunu bitirmek istediğini söyledi."
ses tonumun iğneleyici çıkmamasına dikkat ederken "yeni birini mi bulmuş?"diye sordum. "ciddi düşündüğü biri varmış."
dudaklarım alayla kıvrıldı. ardından Joy bizi geçiştirdi ve konuyu kapattı. bizse üstelemedik. baş başa kaldığımız bir ara Nayeon onu sabah bir kızla gördüğünü falan söylemişti ama takılmamıştım. durum ciddileşmeden buna son vermeleri beni sevindirmişti.
günü bir şekilde geçirip yanımda Rose ile okuldan çıktığımda bakışları hala telefonundaydı. "ne var bu kadar da bakıyorsun o telefona?" diye mırıldandığımda göz ucuyla bana baktı ve "arkadaş." deyip tekrar döndü.
bu tavrı kaşlarımın çatılmasına sebep olurken ona cevap veremeden yabancı bir sesten ismimi duydum. bakışlarımı Rose'nin arkasına dikip bana doğru gelen iki bedene odaklandığımda yanımdaki söylenerek kız aramızdan sıyrılmıştı bile.
Jongin ve sevgilisi hemen karşımda durduğunda kollarımı birbirine doladım. Jongin onun kolunu kavrayıp "konuşmamız daha bitmemişti." dediğinde Eunbi onu umursamadan "arkadaşına selam vermeyecek misin?" dedi.
Jonginin gergin be sinirli bakışlarının aksine daha neşeli olan kıza kaşlarımı çatarak baktım ve "birbirimize selam verecek kadar yakın değiliz." dedim. anlamsız ve abartılı bir yüz ifadesi takınıp "çocukluk arkadaşı olduğunuzu duymuştum. eminim bir ara birbirinizden hoşlanmışsınızdır." ardından pot kırmış gibi parmaklarını dudaklarının üzerine kapadı ve "yoksa aranızın açık olma sebebi bu muydu?" diye ekledi.
"ne saçmalıyorsun?" dediğimde hafifçe bana eğilip fısıldadı."yoksa tek taraflı mıydı?"
gerilen bedenimi rahatlatmak için omuzlarımı hafifçe yukarı kaldırıp tekrar indirdiğimde bakışlarımı jongine çevirdim. "gündüz haliyle ona içki mi içirdin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
end game || jenkai
Fanfickafamdaki, tam şu an cidden komik olduğunu düşündüğüm beret ve birbirine doladığım kollarımla karşısına dikildiğimde gözlerimi devirdim. "ben," diye konuşup ona baktığımda ne yaptığımı veya aklımı nerede kaybettiğimi inanın bilmiyordum. "ben senin s...