parmaklarımın arasındaki çatalı dudaklarıma götürüp peynir parçasını ağzıma attığımda dakikalardır bakışan annem ve babama baktım. babam kaşlarıyla anneme bir şeyler söylemeyi denediğinde o sadece omuz silkti ve yemeğine döndü."söylemek istediğiniz bir şey mi vardı?"
yönelttiğim soruyla babam yüzüğünü tabağının kenarına vurmayı bırakıp bana döndü.
"dün annenle bunun üzerine iyice düşündük. ning'in amerikadan dönüp yanımıza yerleşmesi konusunda. bugün uçağı var."
duyduğum şeyler sadece dudaklarımın aralanmasına sebep olurken gözlerimi anneme çevirdim. buna nasıl onay verdiğini düşünüp durdum.
"ona bu kötülüğü yapamazsınız. buraya gelirken ne düşüneceğini sanıyorsunuz? o kız yıllardır ailesi olmadan büyüyor ve sizden, öz ebeveynlerinden göremediği o aile sevgisini bekleyecek."
sakinliğimi korumaya çalışarak onlarla iletişime girmeye çalıştığımda annem hiçbir şey demeden gözlerini babama çevirdi.
"eğer istediği aile sevgisi ise istediğini ona veririz kızım."
karşımdaki adamın söylediği şey dudaklarımın alaycı bir şekilde kıvrılmasına sebep olurken derin bir nefes aldım.
"sen o aile sevgisini henüz kendi öz kızına gösteremiyorsun baba."
kaşlarını çatıp başını yana eğdiğinde "doğduğun andan beri seninle en güzel şekilde ilgilendim ama hiçbir zaman yeterli olmadı." diye mırıldandı. iki avucum kontrolum dışında masaya çarptığında ve bedenim ayaklandığında "kızını iş ortağının oğluyla evlenmeye zorlamak onunla ilgilenmek değil baba." diye bağırdım.
sanırım bunu aylardır içimde tutuyordum ve sonunda ona söyleyebilmiştim.
annemin öksürüğü gözlerimi ona çevirmemi sağlarken parmakları arasındaki su bardağını masaya bıraktı.
"akşamki davete sen de geliyorsun."
dediği şeyle gözlerimi hızlıca aralayıp konuşmaya yeltendiğimde beni bakışlarıyla susturdu.
bu benim cezamdı.
sesimi yükseltmemin cezasıydı.
çünkü bizim gibi insanlar bağıramazdı. biz her zaman gülerdik. güler ve o gülümsemenin ardına sığınarak verirdik en can yakıcı cevapları.
||
dudaklarımın arasındaki sigarayı çekip bedenimin arkamdaki duvara değmemesine özen göstererek gözlüklerimin altından etrafı izledim.
sabah yaşanan ufak tartışmanın üzerimde bıraktığı gerginliği dağıtmaya çalışarak sol bileğimdeki saati önüme kadar çıkarıp baktım. omuzlarımı hafifçe geriye attığımda iki gündür oldukça sinir bozucu şeyler olup durduğunu fark ettim.
parmaklarımın arasındaki dalı yere atıp yüksek topuklularımın sivri ucuyla yavaşça ezdim. baş parmağım alt dudağımın etrafında gezinirken yolun başında görünen arabayla boğazımı temizledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
end game || jenkai
Fanfictionkafamdaki, tam şu an cidden komik olduğunu düşündüğüm beret ve birbirine doladığım kollarımla karşısına dikildiğimde gözlerimi devirdim. "ben," diye konuşup ona baktığımda ne yaptığımı veya aklımı nerede kaybettiğimi inanın bilmiyordum. "ben senin s...