burası cehennem

1.5K 132 97
                                    

𝅘𝅥𝅮 Sickick, Infected Intro

Bölüm 2
burası cehennem

Ambulansın siren sesleri, Park Chaeyoung içindi. Düşük bir nabız saptanmıştı ve tüm acil tıp teknisyenleri onu hayatta tutmak için çabalıyordu.

Azrail'in soğuk ve siyah silüeti fazla uzakta sayılmazdı. Park Chaeyoung'un başında öylece bekliyor ve bedeninin soğuk kalmasını sağlıyordu.

"Uyan."
Bir fısıltı kulaklarının etrafında dönüp durmaya başladı. Azrail'in kâbusu izleten gözlerinin içine bakarak sırıtmıştı fısıltının sahibi.

Belli belirsiz fısıltılar, Chaeyoung'un bilinç altına kara bir duman gibi sızmaya başlıyordu. Düşünceler ve algılar o sızıntıda bir sarhoş gibi bilinçlerini yitirmeye başladı.
Fısıltıda dolaşan bir bıçağın keskin tarafı ile derinin üzerine atılan çentikler gibi daha önce duymadığı bir dil vardı.

Dışarıdan bakan birisi hiçbir şey duyamaz ve Chaeyoung'un bu fısıltılara ev sahibi yaptığını da bilemezdi.
Bilinci kapalıydı ancak tüm bu sesler bilinç altında dolaşarak sesini keskin bir çığlık gibi kendine haykırıyordu.

Gözlerini, bedeninin yakıcı bir sıcak içinde kasıp kavrulması aralatmıştı.
En başta her şey bir sis dumanının içinde gibi bulanık ve pusluydu.
Burnuna vuran kokularda baskınlık gül ve is kokusuna aitti.

Araladığım gözlerime rağmen her yer duman altıymış gibi görünüyordu.
Şakaklarıma saplanan ağrılar irkilmeme ve nefesimin sıklaşmasına sebep olmuştu.
Bir yerde uzanıyordum.

Cehennemde miydim?
Harlanan bir sıcaklık tüm bedenimi kasıp kavuruyordu. Boynumda boncuk hâlini alan ter damlalarının göğüslerimin arasına kadar aktığını hissedebiliyordum.
Aldığım nefeslerim boğucu bir sıcaklık yüzünden yetersiz gibiydi.

Yattığım yerden doğrulmaya çalıştım.
Tüm bedenim korkunç bir acıya kucak açtığında dudaklarımın arasına acımın cansız cemresi düşer gibi inlememe sebep olmuştu.

Parmaklarıma baktığımda kurumuş olduğu için siyaha dönmeye başlayan kan lekelerini gördüm. Dişlerimi istemsizce sıkarak elimi enseme atıp ovuşturdum.

Gözlerimi birkaç kez kırptıktan sonra görüşüm artık daha netti.
Görebildiğim şeyler ürkmeme sebep olmuştu.
Siyah, kadife bir kumaş ile dikilmiş olan ve sırtının dalgalı bir şekilde tasarlandığı büyük bir koltukta uzanıyordum. Yeterince ürkütücü görünüyor ve az sonra korkunç bir canlı buraya oturacakmış gibi hissetmeme engel olamıyordum.

Nabzım damarlarımda yükseliyor, ve kanımın içinde süzüldüğü mavi damarlarımın kabarmasına sebep olacak şekilde gergin hissetmeye başlamıştım.

Gözlerimi üstüme çevirdiğimde, zayıf bedenimin üstünde kurumuş kan lekelerini görmem hiç zamanımı almamıştı. Bıçaklandığım an ne hâldeysem, o şekilde burada uzanıyordum. Fakat acı yoktu. Bilincimin zehirli sarmaşıklarında öldürülmüş gibiydi, ardında yalnızca kuru kan lekelerini bırakmıştı.

Damağımın kuruduğunu hissettim. Yutkunmak istemiştim ancak bunu yapamadığımda etrafıma endişe dolu rahatsız edici bakışlarımla bakmaya devam etmeye karar verdim.

Duvarların eski ve dökülmek üzere gibi duran siyah bir duvar kağıdı ile kaplandığını görmüştüm.
Yanı başımda ve duvar köşelerindeki şamdanlıkların üzerinde bulunan mumların ışıklarıyla etrafı görebiliyordum. Anladığım kadarıyla geceydi, her yer gece gibi karanlıktı.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin