gidenleri döndüren şeytanla dans

689 66 126
                                    

𝅘𝅥𝅮 Airbag, Broken

Bölüm 18
gidenleri döndüren şeytanla dans

Dikenleri yılan pullarıyla sarılan gülün son cümlesiydi çürüyen bir kitabın son sayfasında. Dudaklar zincire vurulmuş, soğuk bir kurşunun patlaması için zaman hız kazanmıştı.

Eunji ve Taehyung, bugün bindiğim arabayla gelirken biz de Jungkook ile o gece çaldığı adamın arabasıyla birlikte yola koyulmuştuk.
Güneş çoktan batmış, gece gökyüzüne fırçasından siyahları akıtmıştı.

Çok fazla gergin hissediyordum. Gözlerim yoldayken, farların aydınlattığı beyaz şeritleri takip ediyordum. Aramızda büyük bir sessizlik hâkimdi. Onun hırıltılı ve düzenli nefesini duyabiliyordum. Benim için kurduğu cümleler hâlâ zihnimde yakıp bıraktığı sokaklarda cirit atıyordu.

Arabanın sıcak hava klimasını aktifleştirmişti. Üzerimde bugün giyindiğim Eunji'nin siyah şişme montu olsa da, çıplak bacaklarım soğuğu derinden hissediyordu.
Göz ucuyla onun direksiyonu kavrayan ellerini izliyordum. Rahat bir şekilde arabayı kullanıyordu.

Gözlerimi ondan ayırdığımda yavaş ve hiçbir duygu barındırmayan bir sesle konuşmuştu.
"Hâlâ üşüyor musun?"

İrkilerek ona döndüğümde, ne diyeceğimi bilememiştim. Vereceğim küçük bir cevaptı, ancak onunla göz göze gelmek kelimelerime birleşen harflerin kaçışmasına sebep oluyordu.

Başımı sessizce iki yana sallarken, onun da beni onaylar şekilde başını sallayarak gözlerini yola çevirdiğini gördüm.
Aramıza bir sis gibi çöken bu gri sessizlik beni rahatsız ediyordu. Sadece konuşmak için dudaklarımı araladım ve aklıma takılan ilk soruyu sordum.
"Jimin kim?"

Yüzüne baktığımda hiçbir duygu belirtisi görmemiştim. İfadesiz yüzünde kasları bile bu aleve rağmen soğuk durabiliyordu. Direksiyonu sola doğru çevirdiğinde bir süre dönüş alarmının sesi aramızda yankı buldu, hemen ardından kesildi.

"Bu gece sana en büyük yardımı yapacak kişi."dedi.
Kaşlarım çatıldı, "Ne yapacak?"diye açıkça soru işaretlerini önüne serdiğimde, sokak lambalarının turuncu ışığı yüzüne çarpıp duruyordu. Siyah ve parlak gözlerini bana çevirdiğini gördüğümde, kısa bir bakış atarak tekrar yola dönmüştü.

"Güvenlik kameralarını ve güvenlikleri etkisiz hâle getirecek. Uzun zamandır orada barmenlik yapıyor. Her adımında arkanda olacak."dediğinde dudaklarım aralandı. Kaburgalarımın arasında sanki camdan bir köprü vardı ve az önce onun cümleleri oraya dizilerek o camları kırmıştı.
Damağım kururken düşünmeden konuştum, "Sen?"dedim bir anda. Duraksadığını hissettim, gözleri yavaşça bana döndüğünde ürkeceğimi sanmıştım fakat bu olmadı. Sessiz kalması, kendimi açıklama hissine itti.
"Yanımda olacağını söylemiştin."

Boğazını hafifçe temizledi. Büyüyen gözlerimle onu dikkatle izlerken dudaklarının arasından çıkacak her bir kelimeye muhtaç hissetmemi sağladı.
"Yanında olacağım."demişti sadece.

Tatminsiz bir duyguyla gözlerine baktığımda, koltukta ileri atılmıştım. Yavaşça arkama yaslandığımda, ince ve uzun parmaklarımla oynamaya başlarken gözlerimi korkuyla yanımdaki cama çevirmiştim. Karanlık sokaklara bakarken beni orada yalnız bırakacak olmasını düşünmek ruhuma korku salıyordu.

Bu konuşma aramızda can bulan son cümlelerdi. Biraz daha yol aldıktan sonra tenha bir sokağın başında yer alan ışıklı, büyük bir binanın önünde durmuştuk. Buradan bakıldığında maksimum üç katı varmış gibi görünüyordu. Parlak ve renkli ışıklarla süslenen tabelası gözlerimi kısmama sebep olduğunda, el freninin sert sesi bir fermuar gibi düşüncelerimi gerçeklerden ayırdı.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin