kan yemini

817 87 134
                                    

𝅘𝅥𝅮 Starset, This Endless Endeavor

Bölüm 8
kan yemini

"Nabız alamıyorum!"
Doktorların paniği kan sıçrayan tüm ameliyathanenin duvarlarına sinmişti. Aldıkları her solukta boğazlarına batıyordu.

Defalarca kez denedikleri kalp masajları, elektro şoklar cevapsız kalmıştı. Ölüm meleği bedeninin başında durmuş ve ruhunu ondan almıştı.

Park Chaeyoung ölmüştü.

Saatlerdir hayatta tutmak için uğraştıkları başarılı bir savcıyı kaybetmenin üzüntüsünü yaşayan doktorlardan birisi, kendini tutamadan ağlamaya başlamıştı.

Chaeyoung'un cansız bedeni silik koridorlarda soğuk bir vücutta morga götürülüyordu.
Ertesi gün Ay tanrıçası gibi parlayan eşsiz beyaz teni toprağın açlığını giderecekti.

Bu vahşi cinayet medyaya ulaşmış, şimdi tüm haber kanalları Güney Kore'nin başarılı savcısının katledilmesini konuşuyordu.
Altyazılarda adı geçiyor, tüm ülke bunu bilsin istiyorlardı.

O gece son kez mesaj attığı arkadaşları Lalisa ve Jennie bir yıkım yaşıyordu.
Haberi önce Jennie duymuştu ve hastaneye gelmişti. Cesedini gördüğünde bir baygınlık geçirmesi kaçınılmaz olmuştu.

Lalisa ise evden çıkamayacak duruma gelmişti.
Kendisini odasına kapatarak o gece uyuduğu uykusuna lanetler getirerek ağlıyordu.
Odasının duvarlarında onunla çekildiği resimler bulunuyordu ve baktıkça azap çekiyordu.

"Cesedinin ortadan kaldırılmasını bekleyeceğiz."dedi Jungkook arkasını dönüp odadan çıkmadan hemen önce.

Ona doğru yürüdüğümde duraksamıştı.
"Yine beni buraya mı kilitleyeceksin?"diye sormuştum çaresizce.

Omzunun üstünden gözlerime bakmıştı.
Göz bebeklerimin içinde ne görmüştü bilmiyordum, ancak tüm bedeninin bana dönmesini sağlamıştı.

"Ölüm meleği yakında."demişti bir anda. Gözleri boşluğa kaydı ve gerildiğini, siyah tişörtünün altından bile kendini sergileyen adeleli vücudunun kasılmasından anlamıştım.

Korkuyla gözlerimi birkaç kez kırptım ve etrafıma baktım.
"Ne demek bu?"dediğimde kekelemiştim.

İçlerindeki mezarlarda cesetlerin sallandığı karanlık gözleri, kahverengi irislerimi bir jilet gibi keserek kilitlendi.
"Dünyada her şeyin bitti."

Yutkundum. Bu cümlesi damağımı kuruturken, yüzümdeki tüm kanın geri çekilmesini sağlamıştı.

"Seni benden almak için geliyor."
Nefeslerim hız kazanmaya başlamıştı.
Gözlerimi kıstığımda çaresizdim. Boşluğa bakmaya başladım.

"Onu nasıl durduracaksın?"diye ipliklerin birbirine girdiği zihnimden bir soru yönelttiğimde, gözleri hâlâ gözlerimin içindeydi ancak bana değil, bambaşka şeylere bakıyormuş gibiydi.

"Kanın."

Nefesim boğazıma dizilirken, duraksadım. Gözlerine bakan kahvelerimin içine korku damlarken, bir an için kendimi son derece çıplak ve güvensiz hissettim.

Bileğimi kavradığında, sertti ve canımı yakmıştı. Beni sertçe çektiğinde, omuzum göğsüne çarptı.
"Kanını akıtacağım, böylece benimle olduğunu bilecek."

Korkuyla büyüyen harelerim, dibi görünmeyen kan çukurlarına ev sahipliği yapan harelerine baktığında, büyük bir çaresizlik yüzüme fırçasıyla rengini vermişti.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin