querencia

617 61 63
                                    

𝅘𝅥𝅮 April Rain, Sleeping Beauty Syndrome

Bölüm 28
querencia

Belirgin damarlarından geçen kötülükle kaynayan kanının yarattığı gürültüyü duymak üzereydim. Şeytanımın kollarının arasında uyumaya gün geçtikçe alışıyordum, cehennemin göğünden kopup gelen sıcak dudakları, dudaklarımı öpüyordu, belimi saran uzun parmakları zakkum ağacının gövdesine tutunuyor gibiydi. Bacaklarımda dolaşıyordu, nefesi enseme dökülüyordu.
Şeytanım ruhuma sızdığı gibi bedenime de sızmıştı.

Onların yanındayken geçirdiğim günler artık aylara devrilmişti ve rakamlar on Şubat'ı gösteriyordu.
Onunla uyuduğum geceler birbiri ardına sıralanıyor ve üzerime örtülüyordu. Evrenin kötülük kanatları onun kollarıydı. Kollarının arasında hissettiğim güven ve huzur hâlâ içimde bir yerlerde beni kıvılcımlara sürüklese de, ona son derece alışmıştım.

Pandora'nın ölümünden sonra artık günlük hayatım daha sakin ilerliyordu. Yaralarım gün geçtikçe derinleşerek hareket ettiğim her anı çemberine alarak bana acı veriyordu. Nefes almakta zaman zaman güçlük çekiyordum, adım atmak gittikçe zor bir hâle geliyordu. Jungkook'un bana her baktığında evrenin tüm kötülüğünü saklayan büyük kanatları yerle bir oluyor, cennetten kovulmadan önce kaybettiği özüne dönerek acı çektiğim her anı parmaklarıyla bir bir silmeye çalışıyordu.

"Chaeyoung?"demişti Eunji salonun tekli koltuğundan bana bakarken.

Elimdeki telefonun ekranını kapatarak gözlerimi ona çevirdim.
"Efendim?"dediğimde Eunji gülümseyerek arkasına yaslanmıştı.

"Pandora öldüğünden beri evden çıkmıyorsun, yasını mı tutuyorsun?"dediğinde yavaşça kaşlarımı çattım.

"Yas mı?"dediğimde hızla başını sallamıştı sırıtarak.
Yavaşça yutkunduğumda elimi karnımdaki yaraların üzerine götürdüm.
"İzi hâlâ bulamadığımız için tenim çürümeye devam ediyor. Doğru düzgün yürüyemiyorum."dediğimde Eunji'nin gülümsemesi yavaşça solmuştu. Kaşlarını kaldırarak, "Jungkook neden bu kadar yavaş davranıyor anlamıyorum. Acı çektiğini biliyor ve sadece izliyor. Bu yaralar seni öldürmek için ilerlemeye devam ediyor, her ikiniz için de çok riskli."dediğinde gözlerimi devirerek derin bir nefes aldım.

"Sonuçlarının ne olacağını o da biliyor. Ama ne için beklediğini bilmiyorum."diyerek yavaşça ayağa kalktım.
Telefonumu siyah dar pantolonumun arka cebine sokarak Eunji'nin neredeyse sarıya dönmek üzere olan açık kahverengi gözlerine dalgın bir şekilde baktım.
"Kahve yapacağım, ister misin?"dediğimde dolgun ve çizilmiş gibi görünen kırmızı dudakları kıvrıldı. Hızla ayağa kalkarken arkamdan gelmişti.

Mutfağa girdiğimde üst dolaplardaki kahve kupalarından ikisini rastgele aldım.
Eunji, mutfağın uç kısmında kalan masanın etrafındaki sandalyelerden birini çekerek bana doğru dönüp oturdu.

Kahve makinesine filtre kahve için yeterli miktarda kahve ekledikten sonra demlenmesiyle ilgilenmeye başladım.
Eunji'nin yüzümü izlediğini hissettiğimde gözlerimi ona çevirdim.

"Ne oldu?"dediğimde hafifçe gülümsedi.
Derin bir nefes aldı.
"Buraya ilk gelen Chaeyoung ve şimdiki Chaeyoung arasında çok fazla fark var. Bizden korkuyordun, ama şimdi bizimlesin."dediğinde gözlerimi ondan çekerek kahve makinesinde hazırlanan kahveye gözlerimi diktim.

Kaşlarımı hafifçe kaldırıp ben de derin bir nefes aldım.
"Evrenin en güçlü şeytanıyla mühürlendiğim için, artık istesem de gidemem."demiştim düz bir sesle.

Eunji'nin şeytani bir şekilde parlamayı sürdüren gözleri üzerimdeyken tekrar konuştu.
"Ona karşı hislerin var mı Chaeyoung?"demişti.
Beklemediğim bir anda böyle bir soru sorması, gözlerimin kahve kupalarına dalıp gitmesine ve bir süre duraksamama sebep oldu.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin