dikenli tellerin kanatan yolları

664 66 189
                                    

𝅘𝅥𝅮 Daylight Dies, Ghosting

Bölüm 23
dikenli tellerin kanatan yolları

Kökleri göğe uzanan kırmızı bir gülün dikenlerinden sızan kan damlasını durduracak tek bant onun dudaklarıydı. Hissettirdikleri bir gecede büyümemişti ruhumda. Günlerimi aldı, haftalarımı aldığında dudaklarının tadına varmıştım.

Donup kaldığımda, ince belimin kavisine sarılan iri kolunu karnımın üstünde hissettim.
Yaralarımda ufak bir kasılma meydana geldiğinde, odaya ne zaman geldiğini anlayamamıştım.

Nefesini hissediyordum, ensemdeydi. Sıcaklığını duyuyordum, hemen sırtımda kemiklerime sızıyordu. Beni kendine bastırdığında çırpınıp çıkmak isteyen bir tarafım olmasına rağmen, sessizliğimi koruyarak hiçbir tepkide bulunmadım.

Yumuşak bir ovalliğe sahip olan burun ucunu ense kökümde hissettiğimde kalbim teklemişti.
"Yapma Rosé..."demişti ağladığımı gördüğünde hep söylemekte olduğu cümleyi yineleyerek. Sesinde acının kıvranan sönmemiş küllerinin kokusunu alabiliyordum. Hırıltılı nefeslerinin cehennem köklerini sızlatmasına sebep olduğumu biliyordum.

Gözlerimi açarak maviyle karışan gri bir ışığın zemine düşüşünü izlerken ruhum huzursuz bir kıvranışı sergiliyordu.
Dudaklarımı araladığımda kendimi tutamadan konuşmaya başlamıştım.
"Bana yaptığın şeyleri ona da mı yaptın?"

Pürüzlü ve çatlayan cılız sesimi duyduğunda nefesini tutmuştu.
Kaşlarını çattığını hissederek, "Ona dokunmadığımı söylediğimde sen de oradaydın. Pandora duygularını hastalıklı bir boyutta yaşamayı tercih ediyor."demişti usulca, düz bir sesle.
Sanki bir çocuğa açıklama yapıyor gibiydi.

Bir süre gözlerimi sakinleşmek için kapattığımda, tenime bir arının özenle işlediği petekler gibi sıcağı nüfuz ediyordu. Kokusu etrafımı sarmışken, cümlelerine alnımı yaslayıp soluklanmak istiyordum. Onun yalanları seven bir şeytan olduğunu unutmak ister gibi orada öylece yaşamımı tüketmek istiyordum.

Sessizliğim onu rahatsız ediyor gibi yavaş hareketlerle yerinde kıpırdamasını hissettim.
Siyah kumaşın sardığı bacağını yavaşça benim uzattığım bacaklarımın üstüne koyduğunda titreyerek gözlerimi açmıştım. Dudaklarım aralanırken içimde akıp giden cennetin ırmakları cehennemin günah nehirlerine karışmaya başladı.

Karnımdaki parmaklarını bana doğru bastırırken, nefesinin kulağımın arkasına kadar sızdığını hissettiğim an çok geçti. Bütün sınırlarım en başında da söylediği gibi ihlal edilmişti ve tam şimdi nefesi boynumda, dudakları konuşmaya başladığında kulağımdaydı.
"Artık buradayım Rosé. Yanında uyuduğum gecelerde bir ruhtum, şimdiyse senin hissedebileceğin kadar tenindeyim."
Fısıltısı kulağımdan ruhuma işlediğinde kaşlarımı yavaşça çatmıştım. Artık yalnızca burnumu çekiyordum, kokusuyla birlikte ağlamak imkansız bir hâl almıştı.

Dudaklarını tekrar araladığında beni ikna etmeye çalışıyordu.
"Hiç gitmeyeceğim,"demişti ses tellerinin arkasındaki gölgeden derin bir fısıltıyla devam ettiğinde, "hiçbirinin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim. Pandora, cehennem gülüme hiçbir şey yapamaz."demişti kelimelerin üzerinde fısıltısına baskı uygularken.

Çenemi yavaşça oynatarak dudaklarının kulak arkama yaptığı temastan uzaklaşmak istesem de, karnımın üstündeki eli kaskatıydı. Beni daha çok kendine çekerek göğsüne sırtımı bastırmama sebep olduğunda, birazdan buharlaşmak üzereydim. Fazlasıyla sıcaktı.

Ona karşı koyarak hareketlendiğimde, yavaşça yüzümü ona doğru dönmüştüm.
Nabzım boğazımın üstünde bir bıçak gibi belirdiğinde, aldığım soluklar gergin bir havayı teneffüs etmeme sebep oldu.
Yüzümü ona döndürür döndürmez ucu ovalleşen güzel burnunun ucuna temas etmiştim. Nefesimi bir süre tutup dudaklarımın aralanmasına izin verirken, ellerim ikimizin karnının arasında öylece duruyordu.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin