ruhuma dokunan ateşten ellerin

745 74 143
                                    

𝅘𝅥𝅮 Soen, Illusion

Bölüm 15
ruhuma dokunan ateşten ellerin

Yüzüme sert bir şekilde vurduğum soğuk su, ölmek üzere olan hücrelerime son bir nefes vermek içindi.
Soğuk suyun aktığı gümüş parlak musluğu kapatıp ellerimi lavabonun kenarlarına yaslayıp çenemi kaldırdım.

Aynaya düşen sarı spot ışığın altındaki yansımama baktım.
Sarı saçlarım omuzlarımın arkasında duruyordu, yüzümdeki ölü ruhsuzluğu beni gün geçtikçe endişelendiriyordu.
Gözlerime bomboş baktığımda, sağ yanağımdaki kızarıklık yerini koruyordu.

Onun kollarının arasında duyduğum son cümleden sonra uykuya dalmıştım. Az önce uyanmıştım ve salondan gelen seslerle onların orada olduğunu anlamıştım.

Jungkook'un yakıcı sıcağına maruz kalan tenimde ondan gelen bir iz gibi yanağımda daire şeklinde dağınık bir kızarıklık yer almıştı.
Gözlerimi kendimden çekerek havluyla yüzümü kurulayıp lavabodan çıktım.

Bileğimde sabah Eunji'nin verdiği siyah saç lastiklerinden biri duruyordu. Hızla saçlarımı bir at kuyruğu yaptıktan sonra gözlerimi ovuşturdum.

Beyaz ışığın karanlık koridora düşmesi ile gözlerim holdeki duvar saatine kaydı.
Saatin 20.24 olduğunu gördüm. Kış günlerinde olduğumuz için akşamın erkenden bulutların arkasından doğduğunu biliyordum.

Sakin adımlarla salona girdiğimde, üçünü de koltuklara dağılmış bir şekilde oturarak konuştuklarını gördüm.
Jungkook koltuğun ortasında oturuyor, bacaklarını hafifçe aralamış ve gevşemiş görünüyordu.

Koltuğun diğer ucunda Eunji oturuyordu. Jungkook'un diğer tarafındaki tekli koltukta Taehyung da rahat bir şekilde yayılıp oturmuştu.

Benim içeriye girmem ile ilk önce Jungkook'un gözleri bana dönmüştü.
Ona baktığımda hâlâ sol göğsünde kokumun olduğunu hissetmiştim. Gözlerinde tanıyamadığım bir duygu zihnimin kayıtlarına geçtiğinde, dudaklarımı ne yapacağımı bilemeden birbirine bastırmıştım. Jungkook'un sessizliği ile Taehyung ve Eunji de bana dönmüştü.

Eunji bana sıralı ve parlak olan beyaz dişlerini göstererek gülümserken gözleri parlamıştı. Bir şeytanın bu kadar arkadaş canlısı davranıyor olması kurallarımın bir yerde beni yalnız bırakmasına sebep oluyordu.

Taehyung da sessizce bana baktığında, ortamın gelişimle sessizleşmesi beni rahatsız etti ve kendimi bir yabancı gibi hissettim. Zaten başından beri öyle olduğum gerçeği siyah bir güneş olup göğsümde doğarken ona karşı gözlerimi kapatmayı tercih ettim. Bu gerçek sebepsizce canımı acıtıyordu.

"Özel bir şey konuşuyordunuz sanırım,"demiştim tizleşen sesimin zayıflığını çıplak bir şekilde onlara göstererek.
Taehyung ve Jungkook hiçbir şey söylemezken, Eunji bu sessizliği benim gibi dağıtmak isteyenlerdendi.

Hızla ayağa kalktı ve bana doğru gelirken omzunun üstünden bir şey için izin almak ister gibi Jungkook'a bakmıştı sahte bir gülümsemeyle. Jungkook'un kurşun gibi sert siyah gözleri parladığında, Eunji yanıma gelerek elini sırtıma koyup, "Uzun bir uyku çektin, acıkmış olmalısın."diyerek beni nazikçe ittirdi.

Gözlerim bu durumu garipsediğimin rengini alırken düz bir ifadeyle Eunji'nin omzunun üstünden Jungkook'a bakmıştım.
Onun da bana bir aynaymış gibi bakması beni ürküttü ve yutkunarak arkamı döndüm.

Eunji ile birlikte mutfağa geldiğimizde tezgahın üstünde üzerinde kırıntılar bulunan karton yemek kutularını görmüştüm. Hemen yanında paketine hiç dokunulmamış bir şekilde duran hamburger ve içecek menüsünü Eunji alarak masanın üstüne koydu.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin