iz

1K 73 164
                                    

𝅘𝅥𝅮 FENDA, Razor, Love's Gone

Bölüm 29
iz

Zihnimde özenle seçtiğim tüm cümleler, onun karanlık bakışlarını görmemle bir anda elimden kayıp gidiyor ve zeminde bir cam gibi paramparça oluyordu.
Sıcak dudaklarının dudaklarımın arasında beni kasıp kavurmasına izin veriyordum, artık tüm iplerim şeytanımın uzun parmaklarındaydı.

Siyah deri botlar ve siyah kaşe bir kaban giyinerek çıktığımda, Jungkook'un da üstüne siyah bir deri ceket aldığını görmüştüm.

Siyah BMW'nin sürücü koltuğuna Jungkook oturduğunda, ben de yolcu koltuğuna oturmuştum. Dikiz aynasından arka koltukta oturan Taehyung ve Eunji'ye baktığımda, Eunji ile göz göze gelmiştik. Bana gülümsediğinde ben de yavaşça ona gülümsedim.

Jungkook aracı çalıştırarak motorunun zorlanmasına sebep olacak kadar gaz pedalını ittirmişti.
Hızlı araba kullanıyordu ve bunu kontrol etmekte çok iyiydi.

Fazla sürmeden ana yola çıktığımızda, turuncu sokak lambalarının karanlık aracın içini belirli aralıklarla aydınlatmasını izlerken sessizce yolu izliyordum.
Aramızda garip bir sessizlik vardı.

Gözlerimi Jungkook'un direksiyondaki ellerine çevirdiğimde parmaklarının güzelliği ona hayran kalmama sebep oldu.
Elinin üstündeki damarları belirginleşerek teninin altında dalgalanıyordu.

Gözlerimi güçlükle ondan ayırarak yan tarafımdaki pencereye çevirmiştim.
Yolları izlemeye devam ettim.

Yarım saat süren sessiz bir yolun sonunda bahsedilen kulübün girişindeydik.
Jungkook uygun bir park yeri bularak hızlı ve pratik hareketlerle arabayı park ettikten sonra el frenini çekti.

Araçtan ilk önce inenler Eunji ve Taehyung olmuştu.
Kapıları sertçe kapattıktan sonra, ben de emniyet kemerimi çözerek inmek için hareketlendim.

Koltuğun üstüne güç almak için avucumu bastırdığım elimin üzerine bir yılan gibi sarılan uzun ve sıcak parmaklarını hissettiğimde duraksayarak hızla başımı ona çevirdim.

Gözleri temkinli bir şekilde gözlerimin derinlerine bakarken yavaşça yutkunmuştum.
"Yine bana söz ver, yanımdan ayrılmayacaksın."dediğinde ona birkaç saniye sessizce baktıktan sonra yavaşça başımı salladım.

Hafifçe gülümserken gergin olduğunu hissediyordum.
"Söz veriyorum."dediğimde yavaşça bileğimi bıraktı.
Sıcaklığı tenimin üzerinde bir koku izi gibi kaldığında ikimiz de birlikte arabadan inmiştik.

Kollarını giymediğim ve yalnızca omuzlarımda asılı kalan siyah kaşe ile birlikte arabanın önünden yürüdüm ve beni bekleyen Jungkook'un yanına geldim.

Taehyung ve Eunji etrafımızda görünmüyordu. Muhtemelen bizden önce içeriye girmişlerdi.

Birkaç adım mesafe uzaklıkta bulunan kulüp girişindeki müziğin yüksek sesi bu noktadan bile kolaylıkla duyuluyordu.

Jungkook'un yanında yürümeye başladığımda, ikimizin de ellerinin birbirine zaman zaman dokunduğunu hissetmek içimde bir yerlerin gıdıklanmasına sebep oluyordu.

Derin bir nefes aldım ve soğuktan kaçmak için cehennemin kapısına uzanıyormuş gibi iri elinin içine elimi ittirdim.
Duraksamadı, göz akıma düşen yansımasında dudaklarının hafifçe keyif ile kıvrıldığını görmüştüm. Hemen ardından elimi kavradı. Parmaklarımı parmaklarının arasına ittirdiğimde birlikte yürümeye devam ediyorduk.

Kapının önüne geldiğimizde tamamen siyah giyimli güvenlik çalışanlarının geriye çekilerek geçmemiz için yol verdiğini görmüştüm.
Jungkook'u tanıyor olmalılardı.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin