pandora'nın kutusundan

744 76 178
                                    

𝅘𝅥𝅮 Architects, Dead Butterflies

Bölüm 14
pandora'nın kutusundan

Küllerin sürünerek bir kök hâlinde toprağın altına gömülmesini izledim. Ruhum, şeytanımın pençelerini geçirdiği yaralarının arasından dış dünyayı korkuyla izliyordu.

Eunji ve Taehyung'un gözlerini üzerimde hissediyordum.
Endişe barındıran dudaklarım aralandı ve gözlerim Jungkook'a kaydı.
Ona baktığımı hisseder gibi o da gözlerini tekrar bana çevirmişti.

"Ne demek bu?"diye konuşmuştum fakat sesim içimde bir yerlere gömülmüş bir sır gibiydi. Kısık ve pürüzlü çıkmıştı.

Jungkook duruşunu dikleştirerek arkasına yaslandı ve yeterince kabarmış görünen kollarını göğsünde birleştirip derin bir nefes aldı. Göğsü kabarırken kıstığı gözlerini Eunji ve Taehyung'un yüzünde gezdiriyordu.

"Yaşayarak görmek, tecrübelerin en acısı olmasına rağmen en eğitici olan kısmıdır."demişti soğuk bir betonu aratmayan bir tınıyla.

Taehyung küçük bir nefesi dudaklarının arasından alıp tek gözünü kısarak bana baktı.
"Silah kullanmayı biliyor musun savcı?"

Sorusu beni meslek hayatıma sürgüne çıkarırken, kuru bir boğazla yutkunmaya çalıştım.
"Çok iyi değil."demiştim tek düze bir sesle.
Atış eğitimlerine sadece birkaç kez katılmıştım. Kavramayı veya en azından şarjör değiştirmeyi bilsem de, bir türlü hedefi tutturamadığım için işin sadece hikâyede kalan kriminal tarafını incelemeyi tercih etmiştim.

Jungkook düz bir sesle, "Neyi bilmediğini veya neyi iyi bildiğini biliyorum. Siz sadece onun hakkımızda bilmesi gereken tarafını açıklayın."diyerek ayağa kalktı. Sandalye bacaklarının ittirmesiyle geriye giderken zeminde tiz bir gıcırtı bıraktı. Bu beni huzursuz ederken, Jungkook mutfak çıkışına yönelmişken Taehyung konuştu.
"Nereye böyle?"

Jungkook mutfağın hemen yanındaki dış kapının önüne geldiğinde bir duvarı boydan boya kaplayan siyah parlak dolap kapaklarını açıp içeriden siyah deri bir ceket çıkarıp giyinmeye başladı.
"İşlerim var."

Taehyung boğazını temizleyerek ayağa kalktı.
"Seninle geliyorum."
Jungkook başını kaldırıp sert ve keskin bakışlarını ona doğru gelen Taehyung'un ela gözlerine çevirdiğinde bir an ona öfkeyle kelimeler sarf edecek sanmıştım ancak sessiz bir şekilde ona bakıp kapıyı açarak dışarıya çıktı. Taehyung da hızla arkasından çıkarken kapıyı gürültüyle arkalarından kapattılar.

İrkilerek gözlerimi kısa bir süreliğine kapatıp açmamın ardından, Eunji'nin gözlerini üzerimde görmüştüm.
"Sonunda yalnız kalabildik."

"Nereye gittiler?"diye sormuştum az önce kurduğu cümleyi duymamış gibi.

Eunji gülümseyerek ayağa kalktı ve masanın üstündekileri toplamaya başladı.
"Eksikleri tamamlamak için çıktılar."demişti.

Kaşlarımı çattım ve oturduğum yerden onu izlemeye başladım.
"Ne eksiği?"
Bunları sorarken kendimi aptal yerine konmuş hissetmiştim. Neler döndüğünü bilmiyordum.

Eunji gri buzdolabının kapağını açarken konuşmuştu boğuk bir ses ile.
"Kurşun, yıldız bıçaklar ve ruhsat taşıyan silahlar."demişti keyifli bir şekilde.

Dudaklarım aralandı.
"Bu neyin hazırlığı?"diye sordum.

Eunji buzdolabı kapağını kapatarak elini tezgaha koydu ve duraksayarak bana baktı parlayan gözleriyle.
"İntikam Chaeyoung,"dediğinde bir an adımın bu olduğunu unuttuğumu düşünmeye başlamıştım, "intikamın kokusunu alabiliyor musun?"diye sormuştu ürkmemi sağlayan sisli bir tınıyla.

𝘪 𝘧𝘦𝘭𝘭 𝘪𝘯 𝘭𝘰𝘷𝘦 𝘸𝘪𝘵𝘩 𝘵𝘩𝘦 𝘥𝘦𝘷𝘪𝘭, 𝘳𝘴𝘬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin