Bölüm 4

162 28 6
                                    

Küçüklüğümde insanların beni aptal olarak görmesi nedense beni hiç gaza getirmezdi. İnsanların sürekli öğütler vermesi de umrumda olmazdı. Benim hayatımı başkalarının yönetme isteği nasıl biterdi?
   Canımı sıkan herkesin canını yakarak...
  ∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
"Ben kimseyle evlenmem, ne salak iş bu? Eğer klişeyi oynamak isteseydim. Oyuncu olurdum. Nasıl olsa her şey birbirinin aynısı."
"Sen geri zekalısın herhalde. Adamla sadece kağıt üstünde evli olacaksınız. Aynı evde bile yaşamayacaksınız üstelik işleriniz bittiğinde evliliğiniz geçersiz sayılacak. O zaman istediğin her şeyi yap."
   İlk kez konuşan adama kaydı gözüm. Benim yaşlarımda kahverengi gözlere sahip aşırı hoş, soft giyinimli bir adamdı ve bana az önce hakaret etmişti.
   "Merak etme Ayza, aramızda hiçbir şey geçmeyecek. Yakın iki arkadaş gibi olacağız. İlerisini düşünme ihtimalin bile olmasın."
"İhtimaller düşünceye tabidir."
Kısa bir sessizlik yine.
"Her neyse, bunlardan annemin haberi var mı?"
"Hayır yok senin Özgür ile evliliğini kendi isteğinle yaptığını düşünecek."
Nedense içim ortalığı karışma isteğiyle dolup taştı.
"Hoş Özgür beni geri bahçeye çıkarırken annemle tehdit etmişti ama."
"Özgür?"
"O an aklıma o geldi."
O ana kadar aklıma gelmeyen şey aklıma sonradan gelince canımı sıktı.
"Annem benim nişanımı bilmiyor mu? Neden gelmedi?"
Bir süre sessizlik oluştu ve herkesin gözü birbirinde dolaştı.
"Yoksa anneme bir şey mi oldu?"
  Diye sordum korkuyla.
"Annen iyi ama Emir hasta olmuş. Annen çok istedi seni karşılamayı ama Emir'in durumu kötüleşince gelemedi.
Emir'in neyi vardı?
 

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Babamın cenazesini nasıl olmuştu da kaçırmıştım? Bana geç haber verdiler. Bu asla bir bahane değildi. Eğer Türkiye'de olsaydım babamı kurtarabilirdim. Acaba onu ziyaret etmek için kendimi mi öldürseydim?
Bu çok acısız olurdu. Kendimi sürekli suçlamaktan yorulmuştum. Yine de bu yetersizdi. Gece öğrendiğim bilgiden sonra üstümde hâlâ bir şok vardı. Acaba Türkiye'ye dönmem için şaka mı yaptılar? Neden bir şeyleri eksik hissediyordum. Türkiye'ye inince babamı aradım. Açmadı. Tekrar aradım yine açmadı.
Havalimanında annemi görünce yanına gittim.
"Anne, babam telefonunu açmıyor."
"Ayza yapma lütfen."
"Anne hep açardı niye şimdi açmıyor?"
"Anne!"
"Gel arabaya binelim."
Arabaya bindik ve asla konuşmadım.
  Arabadan inince babamın evinin önüne geldik. Neden bu kadar çok araba var?
Eve doğru yaklaşıp dış kapıyı açınca içeriden Kur'an'ı Kerim sesi duydum .  Babamın mevlütündeydim. Babam tamamen gitmişti. İçeri girerken yere düştüm vücudum beni taşımak istemediği için. Annem beni kaldırmak isteyince elimi kaldırıp onu durdurdum. Çok sakin bir şekilde lavaboya gittim. Bir şeylerin yanlış olduğunu anlasam da karşı bir şey yapamadım. Sanki tüm kontrolünü kaybeden bir oyuncu gibiydim. Neyi okursam onu uyguluyordum.
  İşte hayatımı değiştirecek olan şey o an girdi hayatıma. Vücudum kaç emri verdi ve beynim buna uygun olarak kalp atışlarımı arttırdı. Midem bulanmaya başım dönmeye başladı. Vücudumdaki titreme o kadar şiddetliydi ki hiçbir masaj aleti beni böyle kendi vücudumun sarstığı gibi sarsamazdı. Yine kendine en büyük zararı veren şey kendisiydi insanın. Madem en kötü şeyi kendimize biz yapıyorduk, neden bizden güçlü olduğunu düşündüğümüz şeyin önünde eğilip itaat ediyorduk? Güç aslında bizdik ve itaat etmeye karşı gelmeliydik en çok da kendimize...
  Zihnim ben durumumu çözmeye çalışırken sol lobunun mantık bölümünü açarak "Panik atak" çağrısı olduğunu gösterdi ve anladım ki babamın gitmeden önce bana bıraktığı minik hediyeydi bu "panik atak". Zihnimdeki baskı mideme de baskısını arttırınca lavaboya tüm içimi boşalttım ve elimi yüzümü yıkadım. Annem seslenince ölüm korkum azalır gibi oldu ama hala kötüydüm. Ne iğrenç bir şeydi bu panik atak? Öleceğimi düşünmüştüm. Kapıyı açınca konuşmak yerine koridordaki babamla olan resimlerimizi inceledim. Çığlık atıp kendimi parçalara ayırmak istiyordum Emir gelene kadar...
   Ağlamaktan gözleri şişmiş Emir'i görünce yanına gidip sarılmak istedim ama o benden önce farklı bir hareket yapar kanımı dondurmayı başardı.
  "Babam senin yüzünden öldü şerefsiz. Ne yüzle geldin buraya siktir git lan."
Şaşkınlıkla Emir'e baktım. Ne demek istemişti ben zaten babam için doktor olup onu iyileştirmeye çalışmıştım. Babama kötü bir şey yapmamıştım ki.
"Sana gerçeği anlatamayacağım için de ağlıyorum. Seni bir daha asla görmek istemiyorum. İnşallah bir gün de senin ölün gelir buraya."
Gerçek neydi bilmiyordum ama benle alakalı ise inşallah gelirdi...

Son Hissiyat  ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin