Hepimiz bir parça deliyizdir. Şu küçük farkla ki, ‘hastalar’ bizden biraz daha delidirler. Burada bu küçük noktanın altını çizmek gerekir. Kusursuz insanlara gelince, doğrusu bunlar hemen hemen yok gibidir. On binde, belki de yüz binde bir rastlanır böylelerine, üstelik de oldukça zayıf örnekler olarak…
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
Enes'in odaya aniden girmesiyle sıçradım.
"Kalk güzellik kalk."
Uykulu olan gözlerimi açamadan küfür etmeye başladım.
"Allah'ın cezası, öyle insan mı girer odaya?"
Gözlerimi açtıktan sonra Enes'in elinde tepsi görünce mutlu oldum ve üstümde olan her şeyi yere attım.
"Ver onu bana ver."
Enes elini öbür tarafa çekince ofladım.
"Bana küfür edecektin. Etsene hadi. Ben de kendim yiyeyim."
Gözlerimi çok üzülmüş gibi yaptım ve Enes bana kıyamadı.
Yatağıma koyduğu tepsiyi bıraktı ve gülümsedi.
"Yemeğini ye, giyin çıkarız işe."
Dedikten sonra odadan çıktı ve kapıyı kapattı.
Uykudan iyice uyandığımı hissedince dün yaşananlar aklıma geldi ve iştahım aniden kesildi.
Dün Özgür'ün içimi ürperten cümlesinden sonra onu kovmuştum.
"Ayza sakın yanlış bir hareket yapma. Enes'in her şeyden haberi var. Enes Karan'ın adamı. Şu an bizim gerçekliğimizi test ediyorlar. Eğer yanlış bir hareket yaparsak ikimizi de öldürebilir."
"Özgür, lütfen git."
Bana şaşkınlıkla bakan Özgür'e karşı aniden ciddileşince Özgür neye uğradığını şaşırmış ve evi terk etmişti.
Yanımdaki tepsiyi kucağıma aldım ve yemeğe başladım.
Sanki tüm yemek acıydı.
Portakal suyuna uzandım.
Sanki soğan suyuydu.
Kafamı duvara yasladım.
Duvar neden bu kadar soğuktu. Hani beyaz ışığı yansıttığı için sıcak olurdu oda?
Oda zaten sıcaktı, soğuk olan şey duvara yaslanan vücudun olmalı Ayza...
Elimi dudağıma götürdüm.
Sanki çok büyük bir şehvet hissetmişti.
Elimi alnıma götürdüm.
Sanki 2. Dünya Savaşı sırasında yara almıştı.
Tepsiyi yana koydum ve elimi şortumun açık yerindeki minik yara izine götürdüm.
Bıçağın izini az da olsa taşıyordu hâlâ.
Ve son kez odada bulunun aynadaki kendim ile göz göze geldim.
Sahte nişanlım ile aramdaki tüm bağları koparmıştım.
Daha doğrusu o gevşetmiş ben kesmesine yardımcı olmuştum.
Ayağa kalktıktan sonra Enes'te bıraktığım eski kıyafetlerime göz atmak için gardırobun kapağını açtım.
Tarzım hala eskisine benziyor gibi duruyordu. Elimi attığım mor ve beyaz renklerini bulunduran çiçekli elbisemi aldıktan sonra aynanın önüne geçtim, elbiseyi kendi üstüme tuttum ve aynanın karşısında bir tam tür döndüm.
Elbisemi giyindikten sonra yeşil eyelinerimi sürmeye başlayarak makyaj yaptım. Enes'in yanına salona gittikten sonra oyun oynayan Enes'e gülümsedim.
"Normalde bu kadar geç uyanmam ama senin evin aşırı rahat olduğu için uyumuşum bayağı."
Enes beni süzdükten sonra bana eşlik etmek adına gülümsedi.
"İyi olmuşsun cidden. Çıkıyor muyuz?"
"Ben işe geç gelirim biraz. Özgür'ün şirketine uğrayacağım."
"Öyle mi? Nasıl istersen. Seni bırakayım sonra geçerim ben de."
"Ben giderim ya boşver."
"Ne ile gideceksin Ayza? Araban yok ya hani."
Bu aşırı önemli bilgiyi unuttuğum için kendime kızacaktım ama boş bir vaktimde.
"Doğru, şanssızlıklar kraliçesi olduğumu unutuyorum bazen."
Ayağa kalktı ve televizyonu kapattı.
Birlikte çıktıktan sonra arabaya bindim ve kafamı geriye yasladım.
Enes de bindikten sonra arabayı çalıştırdı ve bana yolu sorarak Özgür'ün şirketinin hemen önüne getirdi.
Buraya daha önce bir sefer gelen ben şimdi nedense bambaşka bir yere geliyormuşum gibiydi.
Zaten bambaşka bir yer değil miydi, buraya bir kere Ahmet amca için gelmiştim. Özgür için değil.
Enes'e dönüp teşekkür ettikten sonra arabadan indim ve şirkete doğru yürümeye başladım.
Şirketin kapısından içeri girdiğimde Özgür'ün odasının en üst katta olduğunu tahmin ederek ilerlemeye başladım.
Bu kadar çok katı merdivenle çıkamayacağım için asansöre döndüm ve yürürken ani bir omuz darbesi ile sarsıldım. Çarpan kişiye şaşkınlıkla döndüğümde genç kumral bir kadının kahve gözlerine rastladım.
"Pardon canım, sen yeni misin?"
Gülümsedim.
"Özgür'ün nişanlısıyım."
Gülümsemesinin bana iğrenç gelmesi etik değildi belki ama umrumda değildi.
Aşağılar gibi gülmüştü.
"Öyle mi, ben daha güzel daha büyük birisini bekliyordum. Çocuk gibi geldin bana."
Sinirlensem bile belli edemezdim.
"Etrafındaki kadınların hepsi sizin gibi ya o yüzden çocuk tercih etti demek ki. Belki de dış görünüşün olgunluğuna değil de iç olgunluğa bakıyordur."
Gülümseyen haline rağmen sinirlenmiş gibiydi.
"Selen Acar ben."
Uzattığı elini sıkmadım.
"Temizlik takıntım var da. Ayza Karaca ben de."
Yüzünün düşmesinin verdiği hazla sinirlenen yüzüm gülümseme durumuna geçti.
"Tanıştığıma memnun oldum Ayza daha sonra konuşalım mutlaka."
"Elbette."
Her şey bitmiş gibi bir de Selen manyağı ile uğraşacak gibi duruyordum.
Zaten kırık olan moralim şimdi tamamen tuzla buz olmuştu.
Üzgün üzgün asansöre binince bir an geri dönmeli miyim düşüncesi başladı kafamda.
Asansörden indikten sonra Özgür'ün odasına doğru yöneldim.
"Hoşgeldiniz Ayza Hanım. Bir şey içer misiniz?"
Sekreterin sorusuyla refleks içinde sekretere döndüm.
Bu soruyu Özgür'ün sorması gerekmez miydi?
Tek sorun bence bu değil, sekreterin adımı bilmesiydi.
"Hayır, teşekkür ederim."
Özgür'ün odasının kapısını tıklattım ve Özgür'ün "Gel."demesi üstüne odaya girdim.
Beni görünce şaşkınlıkla gözlerini açan Özgür'e gülümsedim.
"Nasılsın?"
"İyiyim."
"Teşekkür ederim ben de iyiyim. Ne güzel de sordun hatrımı minnoş şey."
"Şaka mı yapıyorsun Ayza?"
Güldüm.
"Yok ayol ne şakası?"
Kısa süreli yaşadığı şaşkınlık ifadesini hemen sonlandıran Özgür daimi olan ciddiyetine kaldığı yerden devam etti.
"Ne istiyorsun Ayza? İş yerine geldiysen önemli bir şey olmalı."
"Canım sıkıldı."
"Canın mı sıkıldı?"
"Yok yok sıkılmadı. Seni özledim."
"Ayza çık odamdan."
Gidip odadaki koltuğa oturdum.
"Biliyor musun buraya bir kez gelmeme rağmen tüm yolu ve odayı ezberledim."
"Tebrik ederim."
"Bir süredir içsel bir hesaplaşma yaşıyorum."
Aniden nasıl olmuştu da konuyu başlamıştım anlayamadım.
Elindeki dosyayı bırakıp bana döndü ama hiç konuşmadı.
"Bana karşı bir nefretin var olduğunu biliyorum. Bunun nedenini bilmiyorum ama."
Bir şeyler söyler diye bekledim ama o sözlerimi doğrularcasına sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Hissiyat ♣️
Romanceİçinde bulundukları oda bir çok şeyi ele veriyordu.İkisi de birbirini tanımıyor ama tanımaya çalışıyordu.Kız karşıdaki kişinin ölmesine o kadar odaklanmıştı ki elinde olan dövmeye bakmadı. Oysa baksa filmin sonunu değiştirebilecek güce sahip olacakt...