İnsanların canları bazen o kadar yanardı ki hiçbir doktor buna çare bulamazdı.
Durduk yere sanılan bu acının kaynağı sırf fiziksel değil diye boş görülürdü lakin minik bir ayrıntı vardı.
Fiziksel acılar geçiciydi ama ruhsal acılar kalıcı, fiziksel acılar az hasar verirdi ama ruhsal acılar fazla.
Hatta bazen o kadar fazla acı verirdi ki ağrı eşiğinin yükselmesinden fiziksel acıyı hissetmezdiniz.
Yani unutulan şey şuydu:
Ruhsal acılar fiziksel acılardan çok daha ciddiydi.
Ruhsal acı yaşayan birisi ise daha tehlikeli...
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
"Ayza güzelim, ne oldu sana böyle?"
Enes'e sarılıp beni bu olaylardan kurtar demek istedim.
"Eve gidelim mi? Daha sonrasında konuşuruz."
Kısa süreli bir bakış attıktan sonra beni zorlamak istemediğini anladım ve minnet duydum.
"Özgür sorun çıkartmaz mı?"
Çok normal bir ifadeyle ona döndüm.
"Özgür kim?"
Daha fazla soru sormayan Enes ayağa kalkmama yardım ederek beni arabaya bindirdi ve arabamı aldıracağını söyledi.
Arabanın sıcaklığı içimi öyle ısıtmıştı ki yorgunluk ve psikolojik acıyla uykuya daldım.∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
"Ayza, kalk. Ayza, uyan."
"AYZA!"
Gözlerimi açtıktan sonra Enes'i endişeli gözlerle görünce ben de bir anlık korkuya kapıldım.
"Ay ne oldu ya?"
"Ayza salak mısın sen? Kafanı vurmuşsun. Nasıl uyursun? Ya tekrar uyanmasaydın?"
Gülümsedim.
"İşte şans uyandım valla. Artık bir dahakine..."
Elimi alnıma götürünce pansuman yapıldığını belli eden sargı bezini ve pamuğu buldu ellerim.
"Lütfen böyle söyleme. Çok fazla endişelendim adına. Üstelik olayı hâlâ anlatmadın. Üstelik hastaneye gitmeyi de reddedip durdun sayıklarken. Lütfen yaşadığın şeyden bahset Ayza."
Derin bir nefes aldım.
"Ben işe geliyordum. İşte arabayı aldım,bindim sonra bir baktım birisi frenleri kesmiş. Ondan sonra da kaza yaptım işte."
Dehşete kapılmış gibi olan Enes kısa bir süre kendine düşünme vakti ayırıp tekrar bana döndü.
"İyi de bunu kim yapar ki?"
"Bilmiyorum Enes. Tahminim de bilgim de yok."
Bana kısa bir süre baktı ve sorup sormamak hakkında ikilem yaşadığını belli eden bir ifade bıraktı.
"Özgür'ün haberi var."
Bana soracağı soruyu önceden cevapladığım için buruk şekilde gülümsedi.
"Neden onun yanında değilsin de benim yanımdasın?"
Enes'e gerçekten içimi dökmeyi o kadar istiyordum ki şu an doğum günüm olsa söyleyebilmeyi dilerdim.
Ya Karan'ın adamı ise? Ya dinleniyorsa?
"Çünkü sen benim abimsin."
Tekrar gülümseyip ayağa kalktı ve mutfağa gitti.
İçeriden bana seslenen Enes:
"Ne yemek yapayım? diye sordu.
Canım aniden mantı çekince:
"Mantı çok iyi olurdu aslında ya." diye bağırdım ve o da bunun üstüne kahkahayı bastı.Enes'in evinde Enes'in koltuğunda yatmış tavanı izliyordum ve sürekli dönme hareketi yapıyordum.
Enes yanıma gelip ayağıma vurunca ayağımı havaya kaldırıp oturması için alan sundum.
Enes oturduktan sonra benim gibi tavani izlemeye başlayınca güldüm.
"Ya ben çok açım. Hadi yemek yapalım." diyince Enes bana döndü ayağımı kaldırdı ve mutfağa gitmeden bana eliyle bekle işareti yaptı.
Bir süre geçtikten sonra Enes adımı söyleyince ne olduğunu sordum ama o yine adımı söyledi.
Beni mutfağa çağırdığını anlayınca ayağımdaki ev botu ile çap çap yürüyerek mutfağa gittim ve tezgahın üstünde bir sürü ürün görünce korkuyla Enes'e döndüm.
"Ya ne yapacağız bunları?"
Önüme mutfak önlüğü bağlarken güldü.
"Mantı yapacağız Ayza başka ne yapalım?"
Dudaklarımı büzdukten sonra saçımı dağıtmaya başlayınca elini ısırmaya çalıştım ama o bileğimdeki tokayı hızlı bir hamle ile saçıma geçirdi ve saçımı topladı.
"Saçlı mantıyı hiç sevmem."
Kinayeyle bakarak güldüm.
"Ay ben her gün saçlı mantı yerim."
Mantı hamurunu yapmak için gidip ellerini yıkayınca ben de yıkadım ve mantı yapmaya başladık.
Mantının hamuru bittiğinde Enes mızmızlanmaya başlayınca sinirlendim.
"Ya sen attın ortaya mantıyı mal. Ne diye mırın kırın ediyorsun?"
Mantının içinin olduğu tepsiyi alıp masaya geçince ben de geçip oturdum.
Mantının içini doldurmaya o kadar odaklanmıştım ki Enes konuşma başlatınca sıçradım.
"Ayza, hiç yalan söyler misin?"
Bu soruyu beklemediğim için aniden afalladım.
"Ne alaka Enes?"
Çok komik bir şey konuşuyormuşuz gibi güldü.
"Bir gece ansızın arayıp evde hırsız var şakası falan yaparsan gelmeyeceğim de önceden soruyorum işte."
Artık çok komik bir şey konuşuyorduk.
"Hahahah, panik atak hastası olduğum için kimseye öyle kötü şakalar yapmam. Madem öğrendin, ararsam koşarak gel. Çünkü bana inanmazsan senden soğurum."
Sonlara doğru aniden ciddileşince garip hissettim. O da garip hissetmiş olacak ki farklı bir ifadeye büründü.
Kısa bir süre sonra mantının içini doldurmayı bitirip haşlamış ve soslar ile yoğurdu koymuştuk sofraya.
"Ayy çok güzel duruyor ya."
Güldü.
"Bence de çok güzel duruyor. Hadi oturup yiyelim."
İkimizde sofraya oturup tüm yemeklerimizi yemiş, tüm gece oyun oynayıp sohbet etmiştik.
Mükemmel bir gece yaşamıştık.
Enes iyi ki vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Hissiyat ♣️
Romanceİçinde bulundukları oda bir çok şeyi ele veriyordu.İkisi de birbirini tanımıyor ama tanımaya çalışıyordu.Kız karşıdaki kişinin ölmesine o kadar odaklanmıştı ki elinde olan dövmeye bakmadı. Oysa baksa filmin sonunu değiştirebilecek güce sahip olacakt...