Bölüm 14

86 13 20
                                    

Uzun bir ara tutmamaya özen göstererek döndüm aşklarım. Ne yazık ki bu aralar çok fazla yoğunum ve uyumak için bile vaktim olmuyor bazen ama yine de sizlerle geçirdiğim vakit uykudan bile o kadar güzel geliyor ki sizden ayrı kalmaya dayanamıyorum. Bu bölümün ekstra hoşunuza gideceğine inanıyorum.
İyi okumalar, öpüldünüz...

Bazen en şiddetli çığlıklar ağız kapalı iken oluyordu ya, öyle bir andaydım. Saatlerce çığlık atıyordum ve insanlar bana bakıp gülümsüyorlardı.
Gülümseyenlere nefretimi kusabilmek adına incelemeye aldım ve bir beyazlıkla boğuldum.
Babamın güven verircesine olan gülümsemesi...

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Kasılan midemle birlikte oturduğum koltukta daha çok gerindim ve gözlerimin içine bakan Enes'ten gözlerimi ayırdım.

"Ya ne oldu anlatsana Ayza sen mal mısın neden susup duruyorsun?"
"Anlatmayacağım işte zorlamasana."

"Arkadaşlar kim hangi pozisyonda olursa olsun dışarı bilgi sızdırırsa kendisini odamda bulur."

"Ee, toplantı ne içinmiş o zaman topladı milleti?"
Koltuğa yatarak tavana göz atmaya başladım.
"Kendine haram kuruyormuş da bana da teklifte bulundu."
"Adem Bey'e de mi?"
Şaşkınlıkla kafamı kaldırdım ve Enes'e döndüm.
"Yapma Allah aşkına."
"Ya şaka yapıyorum. Merak etmiyorum, neyse gidiyorum ben işlerim var çıktıları alacağım."

Enes'in odadan çıkmasıyla birlikte gözlerim doldu ama çok uzun sürmeden dolan gözlerimi silmek zorunda kaldım çünkü kapı açıldı ve ani bir şekilde toparlandım.
İçeri giren kişinin Özgür olması nedense tüm bedenimde rahatlama hissi oluşturmuştu.

"Ne haber Ayza?"
"İyidir, senden n'aber?"
Yanıma gelip koltuğa oturan Özgür'e bakmak istemedim.
Belki ağladığımı fark eder korkusu ile...
"Üzgün gibisin."
"Yoo, üzgün değilim. Halsizim sadece."
"Gidelim mi o zaman?"
"Daha vaktim dolmadı."
Aklımda yanan ve bir o kadarda hızlı patlayan ampul ile Özgür'e baktım.
"Ben çalışırken sen de çalışırsın genelde, neden buradasın?"
Özgür gülünce kaşımı kaldırdım.
"Mesain başladı ayza."

Şaşkınlıkla saate baktığımda 6 saattir tavanı izleyip yattığımı, kimi zamanda koltukta oturup bulanan midemi sakinleştirmeyi çalıştırdığımı fark edince yüzüm asıldı.
"Zaman çok hızlı geçmiş."
Ayağa kalkan Özgür elini bana uzatınca elini tutmadan önce merakla söyleyeceklerini bekledim.
"Kafa dağıtmaya ne dersin?"

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

"Kumarhaneye uğrayalım mı?"

Yan koltukta arabayı süren Özgür'e döndü gözlerim.
Canım kumara dair bir şey istemiyordu şu an.
"Hayır bugün tadım yok."
"Nereye gitmek istersin?"
Kaşlarımı çattım.
"Beni çıkartan sen değil misin? Ona da sen karar ver işte."
Başını sallayan Özgür'e bakmayı keserek dışarıyı izlemeye koyuldum.

Ne garipti bazı şeyleri anlamaya çalışmak.
Karan ile Ahmet amca arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışırken Ahmet amcanın adamlarından biriyle aynı arabada ona kendimi emanet ediyordum.
Beni hangi taraf daha çok kullanıyor hesaplayamıyordum ama hesaplamaya çalışmaktan da geri kalmıyordum. Zihnim buna bağlı olarak fısıldadı...
"İnsan, gelip geçici hevesleri olan, tutarsız bir varlıktır ve tıpkı satranç oyuncuları gibi hedefe ulaşmayı değil de hedefe giden yolları daha çok sever."

Son Hissiyat  ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin