6 ― ❝ ...Lütfen, bu kadar acımasız olma. ❞
Yüzünün sağ tarafını hedef alan kılıçtan keskin bir manevrayla ve ustaca bir kıvraklıkla eğilerek kurtulan alfa, tiz, ince ve ansızın vuku bulan sesin kaynağı olan metal kılıcın başının üzerinden geçerek boşluğa savruluşunu ve havayı bıçak gibi kesmesini alttan izledi kırmızı gözleriyle; kılıcın hedefinden şaşarak havada öylesine bir yere rastgele biçimde saplanışından mütevellit sekteye ve de tereddüte uğrayan bir diğer alfa, eğilmiş vaziyetteki bedenin bulduğu saniyelik fırsatı kaybetmeden elindeki çakıyı kendi bacağına saplamaya hazırlandığını göremedi ve dalgın gözlerini kırpıştırırken tüm benliğini sarana acının dayanılmaz sızısı karşısında inleyerek geriye sendeledi.
Eğildiği yerden kalkıp duruşunu ayarladıktan sonra bıçağın sırt kısmını karşısındaki açık vermiş alfanın yüzüne vuran alfa, sert darbesi karşısında yerdeki toprağa ani ve beceriksizce bir düşüş yapan rakibinin elindeki kılıcın parmakları arasından kayarak düşmesine neden oldu fakat tereddütün pençesinde kıvranan bedenin asıl kusuru yere çakılması değil yüzüne savrulmaya hazırlanan bıçak karşısında gözlerini yumması oldu; rakibinin zaafiyetlerini apaçık gören esmer genç, sinirli ve histerik bir gülüşle elindekini kemerindeki kına sokup gözlerini sıkıca yumduğu vakit burun kemerini tek eliyle sıkarken diğer elini beline yerleştirdi ve bir süre ayakta dikildi öylece.
Tüm damarlarında hüküm süren öfkeyi çehresine yansıtmaktan çekinmeyen esmer bedeni görüşlerinin odağı hâline getiren çevredeki grup, onlarca alfa ve betanın sardığı genişlik alanda komutanlarından gelecek tepkilerin kaçınılmazlığı karşısında suspus olmuşlardı ve gözleri korku doluydu.
Kimseden çıt çıkmıyordu.
"Bu... Bu kaçıncı?!" Sakin, durgun bir sesle sorulan soru kimseyi yatıştırmadı zira bu dinginliğin yalnızca fırtına öncesi sessizlik olduğunun bilincindeydi herkes. "Boktan bir şekilde yendiğim kaçıncı kişi bu!?" İlkinin aksine askerleri yerlerinden sıçratacak derecede sert bir bağırış koca alanda şiddetle yankılandığında kalın, bariton, pürüzlü sesin sahibi hiçbirini umursamadı ve çakmak çakmak bakan gözleri askerlerinin üzerinde korkutucu biçimde gezmekten vazgeçmedi. "Siz bu kadar güçsüz müsünüz ha? Kim Sürüsünün ordusu bu kadar mı yeteneksiz!?"
Ateş saçan gözlerini kendisine bakamadığı için yüzlerini yere eğen askerlerde gezdirmekte olan Taehyung, duyduğu hışırtı üzerine yerden kalkmak üzere hamle yapan alfaya döndürdü bakışlarını. "Yeni başlamış olsan bile temel kuralları bilmiyor musun!? Yere düşünce gözünü kapatmak ne demek!?"
Esmer olan karşısındaki acemi askere öyle bir bakıyordu ki yerdeki alfa eğer kurt formunda olsaydı kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp kaçardı büyük ihtimalle ancak titreyen dizleri ve yere bakan yüzüyle Taehyung'un bağırışlarını dinlemekten başka bir şey gelmiyordu elinden. "Ne bu hâliniz!? Bir süre yoktum diye gevşemişsiniz hemen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » taekook
Fanfiction❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] for, @alittleshisha @dizzy-dream 051121