8 ― ❝ Sen bu acıya nasıl dayandın? ❞
Gecenin bir yarısı uykusundan sıçrayarak uyandı omega.
Alnından, şakaklarından oluk oluk ter akıyor, saç diplerinde yapışkan bir his bırakıyordu; göğsü derin nefeslerle ve hızla inip kalkıyor, gözleri odasını turlarken bir durak noktası belirleyemiyor, saf dehşetle dolu hareleri neler olduğunu anlamak istercesine son hız çevresini tararken asla tek bir noktada odaklanamayarak zihnini daha da bulandırıyordu.
Çaresizliğin acımasız elleri boğazına yapıştığında korku dolu, tiz, canhıraş bir inleme kopardı dudakları arasından; iki eli de göğsünde yumruk şeklinde kıvrıldığında tişörtünü çekiştirmeye, sıkmaya başladı titreyen parmakları arasında ve yatakta neredeyse kıvranır pozisyona geldiğini dahi farkında olmaksızın, damarlarında iğne geziyormuş algısına sebebiyet veren bu acının neyden kaynaklandığını anlamaya çalışıyor fakat başaramıyordu. Odaklanamıyordu ki, acı çok fazlaydı; göğsünden ellerine, bacaklarına, her bir parmak ucuna âdeta bir yangın misali yayılıyordu. Camdan usulca süzerek yüzüne dokunan Ay ışığı geceyi aydınlatsa da sımsıkı örttüğü göz kapaklarının ardından hiçbir şey görmüyordu omega, saf karanlığa bürünmüş görüşünün boğucu kasvetinde umutsuzca bu acının geçmesi için Tanrı'ya yakarıyordu.
Tişörtünü buruş buruş hâle getiren ellerinde bir ıslaklık algıladığında aynı hissin keza dudaklarında da hâkimiyet kurduğunu idrak etti ve zor bela araladığı nemli kirpiklerinin ardından bulanık görüşünü biraz olsun düzeltmeye çabaladıktan sonra şiddetle titreyen ellerinden birini burnuna götürdü. Parmaklarına bulaşan kırmızı sıvıyı gördüğü ânda omega kurdunun acıyla uluduğunu korkuyla atan kalbinin tam ortasında duydu; kemiklerini sızım sızım sızlatan ve damarlarını patlatacakmışçasına vücudunda dolaşan acıya ek olarak, içinde debelenen kurduna söz geçirmeye gayret ederken yüreğini ürkek bir vaziyete sokan bu dermansız ıstırabın yankılarıyla baş etmeye de çalışıyordu Jungkook.
Tüm engelleme çabalarına rağmen omega, dışarı çıkmak, alfasına koşmak, ona kavuşmak adına öylesine güçlü bir iradeyle kükrüyor ve uluyordu ki karşı koymak güçtü fakat öncekilerden farklıydı bu vuslat sevdası, bir şekilde hissediyor ve bunu biliyordu; son karşılaşmalarından bu yana geçen bir haftada istisnasız her saniye alfanın hasretiyle kavrulmuş olsa da hiçbirinde burnu kanamamış, vücudundan kopup giden ter damlacıkları tüm bedenini sarmamış, ağrıdan dayanılmaz hâllere düşmemişti. "Alfa..!"
Uyandığından beri derisini söküp atma isteğiyle kıvrandıracak derecede sızlayan mührü tüm bu acıları kat be kat arttırırken ansızın aklına gelen ihtimal, omegayı dipsiz bir hüzün girdabına soktu; gerçekleşmemesi için yalvarabileceği bir vaziyetin olasılığı dahi içinde karşı konulamaz bir sarsıntıya neden olmuş ve ruhunu ateşe atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » taekook
Fanfic❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] for, @alittleshisha @dizzy-dream 051121