22 ― ❝ Hasretin kor gibi düştü yüreğime. ❞
"Amcanla konuşacağın konusunda ciddi miydin Jungkook?!" Sesindeki paniğin açıkça barizdi olduğu ve endişeden kocaman açılan gözlerini farkında olmaksızın koşmakta olan Jeon Yoojin, seri adımlarla ormana yürüyen genç omeganın ardından ilerlerken bir yandan da konuşmaya çabalıyordu. "Kang Seo senin tüm suçlamalarını reddedecektir, işe yaramayacak ki?"
Sürü merkezinden ormana giren patikada epeyce ilerlemişken yengesinin dedikleriyle yolun ortasında aniden duraksayan Jungkook, çatık kaşlarının ilginç bir şekilde sevimlilik kattığı çehresini yengesine çevirdi ve çakmak çakmak parlayan grilerini omega kadının yüzünde gezdirdi o vakit. "Suçlama değil, gerçek. Önce bunda bir anlaşalım Yoojin noona, amcam da olsa sürüye ihanet eden birisini savunamam ben!"
İç çekti Yoojin, bezgin bir bakış eşliğinde ve usulca "Tamam," diye mırıldandı. "Tamam, haklısın ama böyle olmaz Jungkook. Bu şekilde bodoslama dalamazsın olayın içine. Ters tepecektir."
Duyduklarıyla ellerini saçlarına geçirip tutamlarını biraz agresif bir tavırla geriye taradı Jungkook ve parmakları kahverengi tutamlarını çekiştirdi hafifçe. "Umurumda değil! Bu belirsizliğe dayanamıyorum daha fazla. Duyduğum konuşma inkâr edilemez biçimde ihanetini kanıtlıyordu ama... Dün Taehyung'un dedikleri neydi o zaman Yoojin noona?"
Genç olanın söyledikleriyle bakışlarını toprak yola indirdi ve hüzünle mırıldandı Yoojin. "Ben... Jungkook, hiçbir fikrim yok."
"İşte, bak... Hiçbir şeyden emin olamıyoruz artık, her şey birbirine girdi." Umutsuzluk ve yalvarış dolu bir ifade hakimdi Jungkook'un gözlerine. "Amcamın dost mu yoksa düşman mı olduğunu anlamak zorundayım. İyi ya da kötü, bilmiyorum hangisi ama bilmeye ihtiyacım var."
Kendine düşünmek adına biraz zaman tanıtan Yoojin, kısa bir sessizliğin ardından hecelerini dudaklarının edaretşnden kurtararak sesini duyurduğunda, "Tamam, gidelim o zaman. Eğer seni üzecek bir şey söylemeye kalkarsa karşısında beni bulacak." diye söylendi kararlı bakışlarını yerden kaldırıp Jungkook'un çehresine kenetlerken. "...Ama Jungkook, gerçekleri inkâr edemeyeceği kadar sıkıştırmamız gerek onu, biliyorsun değil mi?"
Genç omega aceleyle başını salladı. "Teşekkür ederim," Öne bir adım attı ve hafifçe eğilerek Jeon Yoojin'in yanağına minik bir öpücük kondurmadan önce mırıldandı usulca. "Arkamda olduğunu hissettirdiğin için teşekkür ederim, anne."
Burukça gülümsedi o ânda Yoojin ve tek elini kaldırıp Jungkook'un saçlarını okşadı hafifçe. "Her zaman."
Jungkook geri çekildikten sonra kendisine hâlâ duygusal bir bakış atmakta olan kadına ansızın "Taehyung da orada olacak." dediği ânda tek kaşını kaldırarak kendisine sorgularcasına bir ifadeyle bakan Yoojin'in merakını hoş görerek kıkırdadı ve aheste bir sakinlikle açıkladı Jungkook. "Dün gece konuştum onunla, başta tıpkı senin gibi karşı çıktı ama ne olursa olsun zarar görmeme izin vermeyeceğini de söyledi." Meftun bakışları dalgınlıkla ormanın yeşilliğine yönelirken iç çekti. "Bu yüzden çareyi yanımıza gelmekte buldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » taekook
Fanfic❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] for, @alittleshisha @dizzy-dream 051121