3 — ❝ Tenin çok güzel, omega. ❞
Bir dizini yatağa dayayarak öne doğru eğilen Taehyung, kalçalarından kavradığı omegasını, zarif ve bir o kadar da kıvrımlı olmasından mütevellit nefesinin kesilmesine neden olan bedeni, yumuşak çarşafların arasında boylu boyunca uzanacak vaziyete gelene dek yatağa yatırdı ve dirseklerini de başının iki yanına koyarak destek aldığında bacaklarını arkaya uzatıp omega olanın üzerinde tamamen yerleşti; parmakları sabırsızca Jungkook'un saçlarıyla oynuyor hâldeyken dudakları talan ettiği ağızdan ara ara taşarak bembeyaz yüze kayıyor, kusursuz hatları şevkle keşfediyor ve dahası için güçlü bir arzuyla yanıyordu.
Jungkook, alfanın baskın feromonlarını asla bir tehdit olarak algılamıyordu, hatta, söylemesi ne kadar utanç verici olsa da kendisini azdırdığı hakikatini es geçemezdi; güçlüydü feromonlar, ne istediğini bilen, kendinden emin, güven verici, koruyucu, ferah... Kendini savunmak konusunda oldukça yetenkli ve bunda alfalara taş çıkartacak kadar ustalaşmış bir omega olsa da, nihayetinde doğurgan, şefkati yüreğinde buram buram hisseden ve naif kişiliği olan omega türdeşlerinden farksızdı içten içe; tamamen kendisi olacağı eşinin yanında bu derece güvende hissediyor olmak, koruyup kollanacağını bilmek iyi, dürüst olmak gerekirse cidden hissettiriyordu.
Dudaklarının arasındaki et parçalarını ısırmak, berelemek istercesine giderek hırçınlaşan öpücüklerden mütevellit Jungkook'un solukları kesik kesik peyda etmeye başladığında Taehyung kendisini dizginleme güdüsüyle dolup taşan kurdunun tutsaklığına girmek üzereydi; dudakları arasında hapsettiği dolgunlukları müthiş bir hazla arzuluyor olsa da asla kıyamıyor, sınırı geçecek vaziyetlere düşmemek adına kontrollü olmaya gayret ediyordu zira ödü kopuyordu ruh eşinin canını yakabileceği düşüncesinden. Ordunun başındaki alfa, babasından bile daha güçlü olan, onlarca can almış, yüzlerce savaştan sağ ve zafer izleriyle çıkmış o alfa, eşinin canını yakmaktan öyle bir korkuyordu ki dehşete düşüyor, iliklerine dek titriyordu.
Taehyung'un arzularına ket vurma çabasına karşın bunu asla başaramayışının bir delili sayılabilecek hoyrat ritim, Jungkook'un kendinden geçmesine nede oluyor ve ruh eşini bambaşka âlemlere sürüklüyordu; elleri alfasının belini, saçlarını, çehresini turlamakta olan Omega, fırsat bulduğu her ân dilini esmer olanın çenesine kaydırıyor ve üstelik bunu yaparken de yalnızca içgüdülerinin sesini dinliyor oluşundan mütevellit oluru varmış gibi daha bir şehvetli davranmaya başladığını fark edemiyordu fakat kurdu hepsinin bilincindeydi.
Omeganın inlemeleri bir ânlığına odaya fazla geldiğinde Taehyung güçlükle kendini geri çekip beyaz tenli olana biraz üstten baktı; pürüzsüz cildini süsleyen minik yara izinin yanında az sayıda ve ufak, kahverengi benlere de sahipti omegası, baygın bakmakta olan yarı açık gözleri kurdunun mavi hareleriyle göz alıcı biçimde parıldıyor ve alnına dökülüp terden mütevellit yer yer alnına yapışmış olan saç tutamlarını muazzam bir uyumla tamamlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » taekook
Fanfic❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] for, @alittleshisha @dizzy-dream 051121