13 ― ❝ Kim olduğunu sormayacak mısın? ❞
Geceye dönmek üzere olan karanlığın arasından iki gri harede kendine yer bularak parıldayan mavi çatlaklar büyüyerek göz bebeklerini tamamen ele geçirdiğinde Jungkook'un okyanus gibi dalgalanan bakışları, duvara yaslı omzunu iterek doğrulan karşısındaki kızın yavaş adımlarla kendi yanına yaklaşması üzerine tedirginlikle kıpraştı. "Gecikmeli de olsa, merhaba." Kirpikleri titrek hareketlerle oynaşan omeganın tekleyen soluk sesleri arasında delicesine bir hızla atan kalbinin çılgın ritmi de adeta kulaklarını sağır edercesine göğüs kafesinde vuruşlarına başladığı vakit Jungkook, tırnaklarını avucuna batırdığını bile fark etmeksizin ellerini yumruk hâline getirdiğinde parmak boğumları beyaza döndü. "Öylece bakmaya devam mı edeceksin?"
Kız öylesine sakin ve kaygısız duruyordu ki onun bu vaziyeti kendisini büsbütün geriyor ve soluklarının tümüyle düzensizleşmesine sebebiyet veriyordu zira bu dinginliğin bilhassa nedeni hakkında herhangi bir hakikate vâkıf olmamasının beraberinde getirdiği bilinmezlik, sinir bozucu bir şekilde ürkütücü ve endişelendiriciydi; üstelik, karşısındaki bedenden buram buram yayılan feromonlar genzini kaşındırırken ve hırlama dürtüsünü tetiklerken onun bir alfa olduğunun da farkına varmış, savunma güdüsüyle tüylerini kabartan kurdunun için için hırlamalarını işitmişti fakat uzayıp giden sessizliğin nihai hükmünü veren o cılız soru, Jungkook'un dudakları arasından firar ederek merakla vuku bulduğunda omega, gerginliğinden biraz olsun sıyrılabildiğini hissetmişti. "Sen... Kimsin?"
"Ah, tanıyamadın demek," Dilini ağzının içinde şaklattıktan sonra ansızın büyüyen gülümsemesini Jungkook'a gösteren alfa, kocaman açılan gözleriyle adeta coşkulu bir çocuk gibi parıldadığında bir elini omega olana uzattı fakat tavrı öylesine ani biçimde değişmişti ki keza Jungkook da irkilmekten kendini alamayarak dehşetle bakmaya başlamıştı ona. "Ben Jennie, tanıştığıma memnun oldum."
Güya evden kaçtığı günün akşamında gelecek misafirleri nihayet hatırladığında içten içe küfreden omega, kendisine uzatılan eli tedirginlikle tutarken ve "Jungkook." diye mırıldanırken karşısındaki kızın kısa cüssesine ait narin bedeninin aksine fazlasıyla baskın alfa feromonlarına sahip olduğunu şaşkınlıkla duyumsayarak inanmakta güçlük çekti fakat öyleydi; kurdunu huzursuz ediyor, yatıştırıcı olması gereken sakinlikte yaydığı feromonları tam tersine tüylerini diken diken ediyordu.
"Biliyorum; çocukluğundan beri neredeyse hiç değişmemişsin, seni tanımak zor olmadı." Jennie'nin dedikleri kaşlarını kaldırmasına neden oldu fakat alfa, tamamen umursamaz bir tavırla ellerini sallayarak "Ayrıca şu omega gözlerini çek üzerimden, korkuyor olman hoşuma gitmedi." dediğinde kızın çehresini şüpheyle inceleyen Jungkook, kurdunu yatıştırmaya ve harelerini griye döndürmeye çalışırken homurdanarak itiraz etmekten kendini alamadı. "Korkmuyorum." Omeganın söylediklerine yalnızca ufak bir tebessümle karşılık veren Jennie, büsbütün grilere bulanan bakışları gördüğünde açıkça fark edilen neşesini gizlemeye dahi uğraşmadan "Kesinlikle böylesi daha iyi." dediği vakit Jungkook'un kurdu sessizliğe gömüldü; artık tehlike çanları çalmıyor, içgüdüleri şaha kalkmıyor ya da benliğini sarsan hırıltılar duymuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » taekook
Fanfiction❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] for, @alittleshisha @dizzy-dream 051121