19 ― ❝ Kan dökmekten zevk alıyor. ❞
"Jungkook, yanındaki tabağı bana uzatır mısın?" Jeon Yoojin, akşam yemeği başladığından beri durgun olduğunu fark ettiği omegaya seslenerek onun dikkatini çekmek istemişti, ki amacına ulaşmıştı da. Jungkook irkilerek kendine geldiğinde hemen çaprazında oturan yengesinin kendisine bakışlarını görmüş, ne dediğini anlamadığından öylece bakmıştı ona. Omega kadın, sadece bir saat önce, yani yemek başlamadan önce hazırlıklar yapılırken Jungkook'un keyfinin yerinde olduğundan emindi ancak şimdiki durgun halleri, üstelik nedenini bilmiyordu, kendisini yavaş yavaş korkutmaya başlıyordu.
Jungkook'un dalgınlığından sıyrıldığını fark ederek biraz önce söylediklerini yumuşak bir sesle yinelediğinde Jungkook, biraz tutuk bir vaziyetle, yanındaki büyük cam tabağı sıkıca kavrayıp yengesine uzattı ancak bu ufak, durgun konuşma, Kang Dae ve Kang Seo'nun dikkatini çekmemiş olsa da yengesinin endişelerini arttırmaktan başka bir işe yaramamıştı.
Bebekle ilgili bir durum mu vardı acaba?
Ne olursa olsun, bunu kalabalık bir masada, üstelik de Baş Alfanın da yanlarında oturduğu yerde dile getirip şüphelerin üzerlerine çekilmesine neden olamazdı. Bu yüzden; Jungkook'un anlayacağını umduğu biçimde ona hem uyarırcasına hem de ne olduğunu sorarcasına baktığında aldığı karşılık, solgun bir tebessüm ve iki yana sallanan bir baştan ibaret oldu.
Jungkook, amcasının konuşmasına şahit olduğu ândan beridir iyi değildi, gerçekten iyi değildi. Kwangsun'un bahsettiği o iki kişiden birisinin, alfanın, amcası olduğu düşüncesi beynini kemiriyor, inkâr etmeye meydan dahi vermeyen, oldukça net ve açık olan konuşma karşısında ezildiğini hissediyordu.
Yemek boyunca eli bir an olsun karnından ayrılmamıştı, yengesi ve kendisi dışında hamile olduğunu bilen kimse olmadığından, diğerlerinin ve özellikle de hemen yanında oturan babasının bu hareketi midesinin kötü ve bulanıyor olabilmesi ihtimaline yoracağını biliyordu; umuyordu ki kendisine sorulmazdı zira konuşmaya kalksa sesinden her şeyin anlaşılabileceğini biliyordu.
Devam eden yemek boyunca sessizliğini korurken ve kafasında dönüp duran karmakarışık düşünceler modunu artık iyice düşürürken bunu ifadesine yansıtmamaya çabaladı. Her taraftan kahkahaların yükseldiği bu toplanma gününde durgun oluşu sırıtıyor olabilirdi belki ama gerçekten elinden gelenin en iyisi buydu.
Yemekler yendi, tabaklar boşaldı, boşlar kaldırıldı, içki faslına geçildi ve nihayet yemeğin sonu geldiğinde Jungkook dalgınlıkla yerinden kalkarken buldu kendisini; hareketleri otomatiğe bağlanmış gibiydi.
Kimseye bir şey söylemeden ve üstelik kendisine seslenen yengesini de duymadan eve girdi, odasına yöneldi ve fark etmeden kapının sertçe kapanmasına neden oldu. Neyse ki ev boştu ve suratına kapı çarpılacak birisi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » taekook
Fanfic❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] for, @alittleshisha @dizzy-dream 051121