7 ― ❝ ...Emin ol bu kadar sakin olmam. ❞
Belinden tutan eller olmasa çoktan yere yığılacağını biliyordu ancak o ânda dikkatini verdiği yegâne şey, kırmızı harelerdi; gür siyah kürkün, dikleşmiş kulakların ve sinirle gerilmiş sivri dişli ağzın korkutucu birleşimindeki o çehrede tek odaklanabildiği eşinin gözleriydi, kendi yansımasını görebildiği gözleri.
Kurdun şaşkınlığı geçip de gevşemiş kasları tekrar kasıldığında pençelerini indirdi ve toprağın derinliklerine saplayarak öne iteledi; tehditkâr bir biçimde, kısık ama etkili bir tonla hırlayarak kızgınlığını apaçık Jungkook'a gösterdi ve omega olan, tüm benliğini saran öfkeyi öyle buram buram, her zerresinde hissetti ki bu yoğunluk karşısında nefesinin kesildiğini hissetti. Gözleri önünde şahit olduğu öfkeyi kalbinde de hissetmek kurdunun üzüntü ve pişmanlıkla başını eğmesine sebep oldu; acı acı ve içli bir şekilde uludu omega, Jungkook'un kalbi merhametsiz eller tarafından örselenirken avucunda yüreğini hapsetmiş parmakların sahibine, alfasına hak vermekten ötesine de gidemiyordu zira olaylara Taehyung açısından bakınca... O da kendince haklıydı.
Nemli gözlerinden akmaya direnen o bir damla yaş, omeganın tüm pişmanlığını içinde barındırırken Taehyung'un gözlerinden özlem parıltısı geçti bir ân fakat o kadar kısa ve saliselik bir zamandı ki yanlış gördüğünü düşündü Jungkook, zira ruhuna karışan ikinci kişiliğin öfkesi bir ân bile azalmamış, hasretin en ufak emaresini dahi hissettirmemişti.
Görüş açısını bütünüyle kaplayan bir sırt, sonsuza kadar bakabileceği ve belki de huzur bulabileceği yegâne yer olan o kırmızı harelerden ayrılışına sebebiyet verdiğinde girdiği transtan çıktı o ân. Kang Seo'nun öfkeyle kasılmış omuzları, alfa ve omeganın vuslatına darbeyi indirirken; zamanın durduğunu hissettiği, Taehyung'la gözlerinin birbirine kenetlendiği, kimsenin gözünden kaçmayacak kadar uzun, içeriğini yanlış yorumlayacakları kadar ters bir zamanda yaşanan o bakışmanın ardından bir ânda gerçekliğe dönmek zorunda bırakıldığında Jungkook şiddetle sarsıldı.
Herkes, yalnızca o ikisi hariç, alfanın omegayı ilk görüşü olduğu ve ona zarar vermek üzere avına kilitlenir gibi göz kıskacı altına aldığını düşünüyordu; apaçık belli olan ve huzursuz bir tedirginliğe sebebiyet veren gerginliğin hakiki nedenini bilen yalnızca Taehyung ve Jungkook'tu; diğer herkes tehdit olarak algılamıştı vuslatın çaresiz ve bir o kadar da kızgın kolları arasında yeşermeye çalışan iki biçare ruhun kavuşma arzusunu.
Kang Seo, önünde siper olduğu yeğenine ısrarla bakmayı sürdüren kurt karşısında iyice gerilirken bir ânda köpürdü ve ansızın parladı. "Gözlerini Jungkook'tan uzak tut, Kim, yoksa olacaklara karışmam!" Gür, kalın sesin tınısında hayat bulan bu tehditkâr sözleri karşılıksız bırakmak istemeyen Min Jae ise alfa kurdun yerine konuştuğunda ve bir yandan da Taehyung'un neden dönüşüp karşılık vermediği konusunda derin düşünceler içerisinde kendini kaybetmişken şiddetle haykırdı. "Kimi tehdit ettiğine dikkat et Kang Seo, haddini aşma!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » taekook
Fanfic❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] for, @alittleshisha @dizzy-dream 051121