24 ― ❝ Onu kim öldürdü? ❞

1.4K 178 212
                                    

24 ― ❝ Onu kim öldürdü? ❞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

24 ― Onu kim öldürdü?

Avuçlarını yaslamış olduğu masaya doğru eğilmiş olan Baş Alfanın perçemleri alnına düşüyordu, yüzü düşünceli bir ifadeye bürünmüş vaziyetteyken parmakları masanın cilalanmış düz yüzeyine ritmik hareketlere çarpıyordu; dalgındı, dalgın, durgun ve huzursuz.

Yıpranmış kağıdın üzerine koyduğu birkaç asker şeklindeki piyon ve epey detaylı haritanın yüzeyini göz alıcı bir şekilde süsleyen kırmızı işaretler arasında mekik dokuyan Kim Min Jae'nin gözleri, hışımla açılan kapının şiddetli sesi odayı doldurduğunda çalışma odasının girişine döndü.

"Taehyung?" Biraz endişe ve çokça tedirginlikle oğluna yönelttiği soru karşılıksız kalırken, açıldığından daha sert ve yüksek sesle kapatılan kapı ellerini masadan çekip doğrulmasına ve oğlunun ne yapmaya çalıştığını anlamak üzere düşüncelerinde bir karmaşıklığa neden oldu.

Taehyung, çattığı kaşlarının ardından öfkeyle parıldayan ve siyah harelerindeki kırmızı çatlaklardan yüzeye çıkmaya çalışan alfasının baskınlığıyla odanın içinde birkaç adım kat etti ve masanın önüne geldiği gibi henüz ağzını açıp kendisine yönelik konuşacak olan babasına fırsat vermeden kollarını öne uzattı ve masanın üzerinde ne var ne yok yere fırlattı.

Piyonlar büyük bir şangırtıyla yere çarpıp sekti. Kağıt, üzerine düşen ve arasında kalan nesneler yüzünden buruş buruş oldu ve değişik bir kıvrım açısıyla yere kondu. Kalemler ve Baş Alfanın isminin yazdığı dekor yerdeki kalabalığa katıldığında isimliğin kenarı çatladı ve ufak cam parçaları çevreye saçıldı.

Öylesine büyük bir öfkeyle kavruluyordu ki daha bir saat önce ormanda omegasıyla geçirdiği yoğun ve duygu dolu ânların yaşanmış olduğuna inanmak zordu. Şakağındaki damar hafiften kabarmıştı ve bedenini belli belirsiz bir titreme dalgasına sokan öfkesinin Jungkook'u da etkileyebileceği aklından tamamen çıkmıştı.

"Sana dedim, değil mi baba?" Kırmızıları giderek artmaya başlayan gözleri Kim Min Jae'nin yüzünde turladı. "Karşında beni bulmak istemiyorsan Jeonlara bulaşma dedim! Tehditlere boyun eğme, ateşkesi bozma, dedim! Bana güven, anlatamam ama söylediklerimi dinle, dedim!"

Kim Min Jae, oğlunun sıkıntısını anlayabilmiş olmasının rahatlığı ve tartışacakları bariz bağrışmanın gerginliği arasında garip bir şekilde oğluna bakarken diyecek söz bulamıyordu.

"...Düşündüm ki babam biraz olsun bana güvenir de tüm o savaş saçmalıklarını bırakır, ama sonra sürü arasındaki dedikodular sayesinde -işin bir de bu tarafı var tabii, doğrudan değil dolaylı olarak- aslında ne kadar da büyük bir yanılgı içinde olduğumu öğreniyorum!"

"Taehyung, bak‒" Min Jae'nin başladığı lafın sonu gelmeden masaya bir yumruk vuruldu Taehyung tarafından. Tok ses, orta yaşlı alfanın kelimelerinin boğazında dizilmesine, kaşlarının daha çok çatılmasına ve yapılan saygısızlığa sinirlenmesine de neden olmasına rağmen ne oğluna karşı çıkabiliyor ne de kendisini açıklayacak bahaneler üretebiliyordu.

mon âme » taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin