Giriş

132 50 24
                                    

Buğra'nın elini iki elimin arasına aldım. Kapalı gözlerine, uyuyormuş gibi gözüken yüzüne baktım uzun uzun.

Burada olduğumu hissediyor muydu?

Soğuktan değil ama onu böyle görmekten dolayı titrediğimi fark ediyor muydu?

Ne yapmak üzere olduğumu tahmin edebilir miydi? Tam tersi bir durumda sen benim için aynı şeyi daha evvel yapardın. Bu yüzden bana kızmazsın değil mi?

Gözleri, son dört yıldır olduğu gibi kapalıydı. Gözlerini görmeden geçen koca dört sene. Bir adım ileri atamadığım dört sene.

Öne doğru eğilip dudaklarımı elinin üzerine bastırdım.

"Buğra." diye fısıldadım. "Sakın seni yeniden göremeden gitme, olur mu?" Titremem daha çok arttı. "Yine geleceğim."

Oturduğum yerden kalktım. Arkama tekrar bakmadan hızlı adımlarla yoğun bakımdan çıktım. Serkan beni bekliyordu.

Elindeki ceketimi omuzlarıma bıraktı. Kollarımı cekete sokarken dikkatle beni izledi. Yanında bize bakan Gamze'nin gözleri dolu dolu bakıyordu. Serkan kolunu omzuma atıp diğer elini de Gamze'ye uzattı. "Hadi size bir kahve ısmarlayayım."

Hastanenin karşı caddesindeki kafelerden birine oturduk. Hepimizin kahveleri geldiği an Serkan bana döndü. Kollarını masaya dayayıp bana doğru eğildi. "İçim hiç rahat değil."

"Bunu konuştuk Serkan." Başını sağa sola salladı. "Her şeyi düşündüm. Her riskin farkındayım."

Gamze kahvesinden bir yudum aldı. "Adam hiçbir koruma olmadan yaşıyor Serkan."

"Ben de buna inanmıyorum işte. Nasıl emin olabiliriz ki?"

Gamze bana baktığında gözlerimi yavaşça açıp kapattığımda Serkan'a anlatabileceğimizi anladı. "İçerden bilgi aldık." dedi. Serkan kaşlarını çattı. "Bir arkadaşımız, Volkan Aksoy'la takıldı bir süre."

"Herifin takıldığı kıza anlattıklarına göre mi iş yapıyorsun?" dedi şaşkınca bana.

"Her şey birbirini tutuyor!" dedim sinirle. "Volkan, bir buçuk yıldır onun yüzünü görmemiş. Kimse bırak evine gitmeyi yaşadığı semte gitmiyor. Herkes kendini yarı yolda bırakılmış hissediyor. Volkan bu yüzden eski patronu hakkında istediği gibi atıp tutuyor. Kendisini yarı yolda bırakılmış hissediyor." Serkan yeniden başını sağa sola salladığında "Senden bir şey istediğim yok. Tek istediğim Buğra'ya göz kulak olmaya devam etmen." dedim.

"İstemene gerek bile yok. Buğra benim kardeşim. Onu asla burada bir başına bırakmam."

Gülümsedim. Serkan, Buğra ve ben kendimizi bildik bileli bir aradaydık. Serkan ve Buğra benden beş yaş büyüklerdi ve abi olmayı çok sevmişlerdi. En başlarda Serkan'ın beni Buğra'dan kıskandığını biliyordum. Ama büyüklerin ona sürekli o senin de kardeşin demeleriyle bana olan kıskançlığı bitmiş ve Buğra'dan daha beter bir abi olmuştu.

"Seni tanımayacağından eminsin değil mi?"

Gamze "Onu ben bile tanıyamıyorum Serkan." dedi gözlerini büyüterek. Ensemde topuz yaptığım sarı saçlarımı işaret etti. Geçtiğimiz aylarda acı kahverengi olan saçlarımı yavaş yavaş açtırmıştım. Ve son bir haftadır doğal sarışınlara şapka çıkartacak kadar doğal bir sarıydı saçlarım. Aynada bana bakan aksim çok yabancı bir kadındı.

"Hem beni tanıdığından bile emin değiliz. Uzun bir süre annemin soyadını kullandım, biliyorsun."

Başını salladı. "Ne zaman gideceksin?"

Kolumdaki saate baktım. Biri on geçiyordu. "Kalksam iyi olur aslında. Akşamüzeri evi gezeceğim."

Gamze de Serkan da ayağa kalktılar. Serkan bana doğru yaklaşıp kollarını sıkıca sardı. "Sürekli haberdar olacağız birbirimizden tamam mı?"

"Tamam." Ondan ayrılıp sıkıca Gamze'ye sarıldım. "Birbirinize iyi bakın." İkisi uzun zamandır birlikteydiler. İkisi de gülümsedi. "Sizi çok seviyorum."

Bunu dedikten sonra arkamı dönüp kafeden çıktım. Hastanenin girişindeki otoparka kadar yürüyüp arabama bindim.

Bugün hayatımın hiç alışık olmadığım bir konseptteki yeni sezonunun ilk bölümüydü. Arkadaşlarımdan, Buğra'dan ayrılıp başka bir yere ev bakmaya gidiyordum. Bunun tek sebebi Buğra ve başına gelenlerdi. Abim yıllardır komadaydı. Hala orada bir yerlerde olduğunu gösteren tek şey kalbinin atıyor olmasıydı. Dört yıldır ne ilerliyor ne geriliyordu. Hak ettiği hayat bu değildi. Otuzlarını hep çok merak ederdi. 'Durulacak mıyım, bir aile kurmak için adım atacak mıyım, sen nerede olacaksın kardeşim?' derdi hep.

Duruldun Buğra. Bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde öylece nefes alıp veriyorsun.

Aile kuracaktın. Müstakbel karın senin artık iyileşmenden umudu kesip başka bir aile kurmaya karar vermeseydi.

Ve ben son dört yıldır yanı başında olsam da içimdeki ateşi söndürmek için senden uzaklaşmak zorundayım.

İntikam diye büyük bir kelime kullanmak benlik değil. Eğer yapacağım şey intikam olsa bunu yıllar önce yapmam gerekirdi. Benim istediğim senin ömrünün en güzel yıllarını çalanların yaptıklarıyla yüzleşmeleriydi. Bu hale gelmene bizzat sebep olanların değil ama emri verenlerin, o emirlerin aileleri ne hale getirdiğini görmeleriydi.

Gaza iyice yüklendim. Yeni hayatıma daha çabuk kavuşmak istiyordum. Aklımda olanları gerçekleştirmek zordu. İmkansız hatta. Bu yüzden hemen başlamak istiyordum.

Baran Günay.

Yıllardır kulaklarımda çınlayan isim buydu. Henüz her şeyden habersizdi ama yıllar önce Günay ailesi olarak önce bütün ailemi sonra da abimi elimden almışlardı.

Benimle tanışacağın için heyecanlı mısın Baran? Ekimin soğuk havayla beraber benim gibi içinde fırtınalar kopan bir kadını sana getireceğini hissedebiliyor musun? Rüzgarın uğultusunu duyuyor musun? 

6. 10. 21Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin