Merhabalar!
Bu bölümle birlikte, kendi notlarımdaki bölüm isimlerini hikayede de güncelledim 😬 Bu yapacağım son değişiklik mi emin değilim; öyle olacağını umuyorum ❤️ Benim çok keyif alarak yazdığım, içerisinde her şeyi barındırdığını düşündüğüm bir bölüm oldu. Umarım sizler de böyle düşünürsünüz. Oy vermeyi, yorum yapmayı ve 6.10.21'i beğeneceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmazsanız çok sevinirim.
İyi okumalar dilerim. Hepinizi öpüyorum ❤️✨
******
Sahilde yürüyüş yaptıktan sonra otelin restoranında akşam yemeğimizi yedik. Otel sezonda olmamalarına rağmen kalabalıktı. Masaların yarısı doluydu. Baran'ın söylediğine göre hafta sonu kaçamağı adı altında çok fazla gelen oluyordu. Kışın bile boş kalmıyormuş otel.
Hava iyice karardığında odaya çıkmak yerine restoranda oturmaya devam ettik ve çaylarımızı içerken tavla oynadık. Tavlayı çok iyi oynardım ve Baran'ı mahvediyordum. Tavla oynamayı Serkan'dan öğrenmiştim. Tavla ile ilgili A'dan Z'ye her şeyi öğretmişti. Zar beni hep severdi. En ihtiyacım olan sayıları atardım hep. Bu da Baran'ı deli ediyordu.
"Zar tutuyorsun." dedi sinirle.
"Şş." dedim ona. "Tutmadan atamam." Sinirli gözlerle bana baktı. Serkan yalnızca oyunu değil, rakibi deli eden bütün klişe lafları da öğretmişti. Baran, kaybetmeye dayanamıyordu. Onun bu halini görmek de beni daha çok keyiflendiriyordu. Çayımdan bir yudum daha aldım. "Bir oyun daha?"
Cevap vermeden pulları dizmeye başladığında güldüm. İki oyun oynamıştık. İlkini 5-3 ikincisi 5-1 kazanmıştım. Morali git gide bozuluyor, daha çok hata yapmaya başlıyordu.
Pulları dizdikten sonra attığım ilk zarın altı altı olmasıyla sandalyesinde geriye yatıp homurdandı. Gülerek hamlemi yaptım. Sıra ona geçtiğinde altı bir atmıştı. Bir küfür mırıldanarak hamlesini yaptı. Pullarımı kendi tarafıma toplamayı neredeyse bitirmişken Volkan'ın sesini duyduk. "İyi akşamlar. Yenen benimle mi oynuyor?"
Baran'ın canı o kadar sıkılmıştı ki cevap vermeye değil, Volkan'a bakmaya tenezzül etmemişti. Volkan'a dönüp "Baran'ın canına okuyorum. Seninle de oynarım istersen." Volkan eğilip oyun tahtasını inceledi sonra bir bana bir Baran'a baktı. Tebessüm edip başımı aşağı yukarı salladım.
"Şanslı. Tamamen şanslı." dedi Baran. Kahkahamı engellemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
O eli de ben kazanmıştım ama hala onu mars edememiştim. Pulları dizip yeni oyuna başladık. Baran neredeyse hiç konuşmuyor, tamamen oyuna odaklanıyordu. Volkan da onun bu halinden çok keyif alıyordu. Üçümüze de birer çay söylemiş keyifli bir şekilde çekişmemizi izliyordu. Baran oyunla ilgili konsantrasyonunu bozmamak için ona cevap bile vermiyorken ben gayet rahat bir şekilde Volkan'la konuşuyordum. Bunun onu daha da sinir ettiğinin farkındaydım.
Oyunun sonuna yaklaşmışken Baran'ın pulunu kırmış, son hamlemle de bütün kapılarımı doldurmuştum. Volkan içten koca bir kahkaha attı. Baran'ın sırtına vurdu birkaç kez "Kardeşim sana 7-7 lazım, o da henüz icat edilmedi." dedi. Baran ona sinirli bir bakış attı. Oyundan tamamen kopmuştu artık. Sandalyesinde geriye yaslanıp benim üst üste yaptığım hamleleri izledi.
Altı altı atıp, altı ve beş kapılarımı açtığımda yeniden zar attı. Ama o kadar şanslıydı ki dört dört atmıştı. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Volkan da benim gibiydi. Gülmemek için zor duruyordu. Zarları avucumda sallarken Baran gözlerimin içine bakıyordu. Dudağımı ısırıp Volkan'a döndüm. "Kardeşini Mars'a yolluyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6. 10. 21
ActionKendini hiç alışık olmadığın bir denklemin ortasına atarsan ne olur? Birce Dereli tam da bunu yapmıştı. Bilmediği bir adamın peşinden, ailesini elinden alan adamın peşinden gitmişti; Baran Günay'ın. İstanbul'dan Çeşme'ye uzanan bu macerada kendini...