23 ekim 2021
"Siz nereden tanışıyorsunuz?" diye sordu Volkan tabağına biraz daha meze almadan önce.
"Aynı okuldaydık. Farklı fakülteler tabii ama ikimizde çok dışa dönük insanlar olduğumuz için partilerde falan çok denk gelirdik." dedi Seray. Bu, anlatmayı sevdiğimiz hikayeydi. Volkan tam karşımda Seray da onun yanında oturuyordu.
Volkan başını Seray'a doğru yatırdı. "Ne zaman doğruyu ne zaman da doğruya yakın şeyleri söylediğini anlayabiliyorum."
Seray da ona döndü. Yüzünde sinir olmuş bir gülümseme vardı ama yine de tatlı duruyordu. Burnunu kırıştırdı. Elindeki bıçağın ucuyla Volkan'ın ona eğilmiş çenesini ittirdi. "Gıcıksın."
Volkan bana dönüp "Bari sen anlat Birce." dedi.
Kollarımı masanın üzerinde birleştirdim. "Seray'la erkek arkadaşlarımız çok samimi arkadaştı. Biz de kendimizi yakın arkadaş olmuşken bulduk işte."
Volkan başını salladı. "Erkek arkadaşlarınıza ne oldu sonra?"
"Hala sevgiliyiz." dedi Seray. Volkan ona bakınca gözlerini devirdi. "Ne olmuş olabilir Volkan? Hemen hemen birkaç ay arayla ikimiz de aldatıldık. Seneler önceki olay. Böyle tatsız bittiği için de diğer hikayeyi anlatıyoruz."
Hoparlörlerden yine doksanlar Türkçe popun en popüler şarkılarının sesi yükselmeye başladığında Seray ve Volkan'ı duymamaya başladım. Günlerden cumartesiydi. Pazartesi Seray'ın telefonda dediği gibi Volkan'la Çeşme'ye gelmişlerdi. Şu anda da Volkan'ın çok istediği şey gerçekleşiyordu. Seray'ın yakın arkadaşıyla bir masada oturuyordu. Güzel mekan tercih etmişti, hakkını yememeliydim. Alaçatı'daki yeni açılan meşhur meyhanelerden birindeydik. Cumartesi olduğu için tıklım tıklımdı. Yemekler şahaneydi, müziğe söylenecek laf yoktu ama sohbet çok kasıntı ilerliyordu. Yemeğin başı ve ilk yarım saati neden her şeyi bırakıp buraya geldiğimle ilgiliydi. Ya fazla meraklıydı ya beni tanımaya çalışarak Seray'ın gözüne girmeye çalışıyordu ya da her şeyle ilgili yalan söylemişti, Baran'ın karşı evini kiralamamın ardındaki gerçek sebebi araştırıyordu. İlk seçeceğin ihtimali çok yüksekti. İkincisi fazla naif ve üçüncüsü de fazla şüpheciydi. Biraz şüpheci olmakta ve dikkatli davranmakta yarar vardı.
Kolumu yanımda duran boş sandalyenin arkasına yaslayıp Seray ve Volkan'ı izledim. Volkan ve Baran dış görünüş olarak çok benziyorlardı. Volkan da esmerdi. Saçları biraz daha kısaydı. Boy veya daha iri yarı olma konusunda karşılaştırma yapamıyordum. Ama karakter olarak hiç benzemediklerini düşünüyordum. Volkan'ın keyifli bir tarafı vardı. Oturuşu, yemek yiyişi, içişi... Bir rahatlık vardı onda. Doğal duruyordu. Yıllardır her cumartesi böyle bir masada oturuyormuşuz gibiydi. Bu durum yalnızca üçümüz arasındaki havayla alakalı da değildi. Seray'ın ondan neden etkilendiğini anlayabiliyordum. Çünkü sanki yıllardır birliktelermiş gibi bir rahatlık vardı üzerlerinde. İkisi de birbirinin gözünün içine bakıp tepkilerini anlıyor, gözleriyle konuşabiliyorlardı. Ellerini birbirlerinin üzerinden çekmemeleri de... Eh o kısım üçüncü kişiler için hiçbir zaman güzel olmuyordu. Ama Seray'ın yıllardır böyle bir şey aradığını biliyordum. Bu fotoğrafı istiyordu Seray. Volkan'ın tehlikeli olduğunu bildiğimiz yanını göz ardı etmesinin sebebi buydu.
Masaya dönüp biraz daha mezelerden yedim.
Seray bana doğru eğilip "Lavabo." dedi. Başımı sallayıp oturduğum yerden kalktım. Çantalarımızı alıp mekanın uç tarafında kalan lavabolara ilerledik. İki kişilik olan lavabonun dolu olduğunu gördüğümüzde kapının önünde bekledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6. 10. 21
ActionKendini hiç alışık olmadığın bir denklemin ortasına atarsan ne olur? Birce Dereli tam da bunu yapmıştı. Bilmediği bir adamın peşinden, ailesini elinden alan adamın peşinden gitmişti; Baran Günay'ın. İstanbul'dan Çeşme'ye uzanan bu macerada kendini...