Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İki de bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun
Sesinde ne var biliyor musun
Söylemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar
Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var
Cemal Süreya | 8.10 Vapuru
1 yıl 7 ay sonra
1 Haziran 2023 | İstanbul | Birce Dereli
Saat sabah yedi buçukta uyandım. Üzerime spor kıyafetlerimi giyip kendimi evime hemen hemen on dakika mesafedeki sahile attım.
Sahil tıpkı benim gibi yürüyüş yapmak isteyen insanlarla dolu. Kulaklarımı dolduran şarkıyı değiştirmek için adımlarımı biraz yavaşlatıp cebimden telefonumu çıkarttım. Birkaç mesajı es geçip tempomu arttırmayı sağlayacak bir şarkı seçtim. Lady Gaga'nın bir şarkısıydı. Deniz kokusunu içime çekerek koşmaya devam ettim.
Günlük olarak hedeflediğim noktaya geldiğimde banklardan birine çöktüm. Havalar güzelleşmeye başladığı andan itibaren her sabah koşmayı, yürümeyi ihmal etmemeye çalışıyordum. Sabah erken kalkmak, günün koşuşturmacasına girmeden önce biraz hareket etmek bana çok iyi geliyordu. Ayrıca şehir telaşı başlamadan, sahil henüz sakinken, gürültü çok yokken denize karşı olmak da ruhumu besliyordu.
Oturduğum yerden kalkıp taytımın paçalarını düzelttim. Bacaklarımı sırasıyla banka doğru uzatarak esnettim. Olduğum yerde birkaç adım attıktan sonra geldiğim sekiz bin adımlık yolu yeniden yürümeye başladım. İlk sekiz bin adımı tamamlamak her zaman daha zordu. Eve dönüş yolunu hep daha kısa sürede bitiriyordum.
Evim, sahilin bitip kafelerin başladığı noktadan caddeye çıktıktan sonra, caddenin karşısındaki üçüncü ara sokaktaydı. Denizi ne yazık ki görmüyordu çünkü giriş kattaydı. Ama denize bu kadar yakın bir konumda ev bulduğum için şanslıydım. Çok büyük bir evim yoktu. İki artı birdi. Salonum koltuklarımın ve bir duvarı kaplayan kitaplığımın sığacağı kadar genişti. Bu sefer televizyon almamıştım. Uzun zaman sonra ilk kez gardrobumla aynı odada uyuyordum. Bu da garip hissettiriyordu. Bazı geceler üç kapılı gardrobum gözüme o kadar büyük geliyordu ki nefesimin sıkışmasını engelleyemiyordum. Her an beni içine alacakmış, üstüme geliyormuş gibi hissediyordum. Bir ara bunu da anlatmalıyım. Evin geniş bir mutfağı vardı. Yemek masası ve geniş tezgah sayesinde zamanımın çoğunu mutfakta geçiriyordum. Fransız balkon, sigara içerken evi kokutmaması sayesinde evin en işlevsel bölgesini mutfak yapıyordu. Geriye kalan son odada da geniş bir yatak ve ütü masası gibi evin hiçbir yerine sığmayan ıvır zıvırlar vardı. Arkadaşlarım geldiğinde kalmaları için bir odaydı.
Anahtarla kapıyı açıp eve girdim. Hızlı adımlarla mutfağa gidip kahve makinasını çalıştırdım. Kahve olurken de hızlı bir banyo yaptım. Bornozum hala üstümdeyken mutfağa girip kahvemi büyük bir kupaya doldurdum. Mutfak masasına oturup telefonumdaki yeni gelen bildirimlere baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6. 10. 21
ActionKendini hiç alışık olmadığın bir denklemin ortasına atarsan ne olur? Birce Dereli tam da bunu yapmıştı. Bilmediği bir adamın peşinden, ailesini elinden alan adamın peşinden gitmişti; Baran Günay'ın. İstanbul'dan Çeşme'ye uzanan bu macerada kendini...