22. Bölüm | N.9

7 4 0
                                    

Hepinize iyi okumalar dilerimmm! Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen. Öpüyorummm <33

******

Uykumdan altımda yatan yatağın hafifçe sallanmasını hissederek uyandım. Nerede olduğumu çözmem burnuma dolan kokuyla çok kolay oldu. Deniz ve Baran kokusu.

Onun üzerimdeki bakışlarını hissettiğim için göz kapaklarımı yavaşça araladım. Tıpkı hissettiğim gibi tatlı tatlı bakan bakışları yüzümde geziyordu. "Günaydın." diye mırıldandım. Aynı şekilde karşılık verdi. Eğilip dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. "Ne güzel aydı." dediğimde de boğazından hafif bir gülme sesi çıktı. Yattığım yerde ona biraz daha kaydım. Yorganı üzerime biraz daha çektim ve sıcak vücuduna sokuldum. Üşümüştüm.

Elini belime sardı. Sırt üstü uzanmıştı. Başımı göğsüne yasladım. Parmaklarım sol kolundan göğsüne doğru uzanan dövmenin üstünde gezindi. "Bana hikayelerini anlatacaktın."

Göğsünde duran parmaklarımla oynamaya başladı. Bir ya da iki parmağımı tutuyor, sıkıyor, kendi tırnağını sürtüyordu. Arada parmaklarını benimkilere kenetliyordu. "Bunu..." dedi kolundan göğsüne uzanan etnik desenlere sahip büyük dövmeyi işaret etti. "Bir anda üstüne fazla düşünmeden yaptırdım." Elini elimden çekip omzunun biraz altındaki dalgaları gösterdi. "Bu da estetik duruyor diye." Dalgaların altında birbirine dolanmış kısa zikzak dövmesini gösterdi. "Viking sembolü. İstek olduğunda bunun için bir yol da vardır, gibi bir anlamı varmış." Kolunun içinde okuyamadığım Latince kısa bir cümle vardı. Elim o dövmenin üzerine gittiğinde de "Yaşayalım, zaten öleceğiz." diye Türkçesini söyledi.

"Güzelmiş." diye mırıldandım. Parmaklarım dövmelerinin üzerinde dolaşırken "Ben de bir şeyler daha yaptırmak istiyorum. Yani uzun zamandır aklımda olan birkaç şey var." dedim. Başımı yeniden göğsüne koyup yattığım yere biraz daha yerleştim.Tüm günü yatakta geçirebilecekmiş gibi hissediyordum.

"Latince yazıyı Çeşme'de yaptırdım." dedi. "Yani eğer istiyorsan gidip yaptırabiliriz."

Gözlerine baktım tekrar. İlk dövmemi üstüne çok düşünmeden, kendimi germeden, spontane bir şekilde yaptırmıştım. "Tamam." dedim hemen. "Tamam. Bugün gidelim mi?" Başını salladı. "Burası çok güzelmiş. Niye daha önce gelmedik?"

"Bir teknem olduğunu ben bile unutmuşum." dediğinde kıkırdadım. "Uzun zamandır kullanmadım. İstanbul'da duruyordu. Buraya getirttim." İnsanın bazen zengin olası geliyor.

"İstanbul'da da açıldınız mı?"

"Evet. Pazartesi gece bizimkilerle açıldık."

"Sizinkiler?" diye sordum. Çenemi göğsüne yaslayıp yüzüne baktım.

"Volkan, Doğu, Alpay, Ilgın ve Ayla." diye açıkladı. Kaşlarımı kaldırdım. "Alpay ve Ayla, amcamın çocukları. Ilgın halamın kızı. İkisi de yirmi yaşında. Alpay da Doğu'yla yaşıt. Geldiğimi duyduklarında küçük bir organizasyon yapmışlar." Parmakları omzumda dolaşırken "Ilgın ve Alpay iddiaya girmişti." dedi keyifli bir sesle. "Senin sürekli arayacağına dair."

"Ya." dedim gülerek. Pazartesi gece onu hiç aramamıştım. Mesajlaştığımız için arama ihtiyacı hissetmemiştim. "Mesajlaştık diye aramadım. Hem işlerin var diye rahatsız etmek istememiştim." Ama sen Boğaz keyfi yapıyormuşsun.

"Rahatsız etmek mi?" Sesinde inanamaz bir ton vardı. "Sen beni rahatsız edemezsin ki." Yüzümde büyük bir tebessüm oluştu. "Seray, Volkan'ı üst üste arayınca böyle bir iddia attılar ortaya." diye açıkladı.

6. 10. 21Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin