İyi okumalar dilerimmm <33 Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3
******
Ruby, genelde kalabalık grupların geldiği, güzel bir menüye sahip, haftasonları canlı müziğin olduğu bir mekandı. Cumartesileri ünlü isimler sahne alıyordu. Normalde cumaları hoparlörlerden müzik çalınıyordu ama bu artık yetmemeye başlamıştı. Mekanın ünü artmıştı. Ateş de cuma gününü bana teklif etmişti. Aslında daha ünlü birisiyle anlaştığında bana yine açılışları yapmak kalacaktı. Yine de birkaç haftalık da olsa tam bir sahne yapmak keyifli olacaktı.
Ateş'le ve Ruby'le tanışmam geçen yaz Eray sayesinde olmuştu.
"Nereye kayboldun?" Eray gelip yeniden karşıma oturdu. Yüzünde aptal bir gülümseme vardı. Omuz silkti. Eray'ın ofisinin yakınlarında bir yere yemeğe gelmiştik. Eray'ın anlatmaya doyamadığı bir yerdi. Büyük avizeleri, çok sayıdaki masası ve bar kısmıyla çok şık bir yerdi. Canlı müzik de vardı. Sahnedeki adam her ne kadar damar şarkılar söylüyor olsa da keyifli bir akşam geçiriyorduk.
Çalan şarkıya yerimizde sallanıp yalnızca dudaklarımızı hareket ettirerek eşlik ederken bir anda sahnedeki adam yanımıza doğru gelmeye başladı. Başka masalara gittiğini de görmüştüm ama o masalardakiler tanıdıklarıydı. Neler olduğunu anlamak istercesine Eray'a döndüğümde şarkıyı abartılı mimiklerle söylemeye devam ediyordu.
Adam yanımıza geldiğinde şarkının müzik kısmındaydık. Bana doğru eğilip "Eray sesinizin çok güzel olduğunu söyledi." dedi. Başımı sağa sola sallamama fırsat kalmadan adam şarkıyı söylemeye başladı. Mikrofonu bana doğrultacağını anlamıştım. Eray'ı öldürecektim.
Adam kendi kısmını söyledikten sonra mikrofonu bana uzattı. Mikrofonu elime alıp şarkının devamını söyledim. "Aklımda kalmazdı yüzün ellerin. Ah bu şarkıların gözü kör olsun." Araya müziğin girdiği kısımda mikrofonu vermek istesem de benden almadı. Eray'ın yanına bir sandalye çekip oturdu ve devam etmemi işaret etti. Eray telefonunu çıkartmış video çekiyordu.
Şarkıyı sonuna kadar söyledim. Orkestranın son notayı basmasıyla birlikte de mikrofonu hemen karşımdaki adama uzattım. Oturduğu yerden kalktığında elimi tutup sıktığında aynı şekilde karşılık verdim. Yeni bir şarkıya geçtiği için konuşmamıştı.
"Eray ya." dedim sitemli bir tavırla.
Uzanıp elimi tuttu. "Ne var?" diye bağırdı sesini duyurmak için. "Kendini iyi hissetmedin mi? Mikrofonu seviyorsun Birce, sana iyi geliyor."
O gün Ruby'den ayrılmadan önce Ateş'le tanışmıştık. Eray'ı zaten tanıyordu. Benim de sesime övgüler yağdırmış, sahne alıp almadığım gibi sorular sormuştu. Birkaç kez daha Ruby'e geldiğimde bana iş teklif etmişti. Yanımda Eray olmasa bu teklifi kabul eder miydim bilmiyorum. Ama kabul etmiştim. Ve kalabalığın önünde şarkı söylemenin bana iyi geldiğini keşfetmiştim.
Gece rüyamda da Ruby'de sahne aldığım ilk günü tekrar görmüştüm. Tabii bazı farklılıklarla. Şarkının sözlerini unutmuş, ikram olarak gelen viskiyi üzerime dökmüş, insanların bana güldüğünü görmüştüm. Sahne korkum yoktu. Ama bilinçaltımın beni germek için böyle rüyalar ortaya çıkartmasını engelleyemiyordum.
Arabamı Ruby'nin valesine verip içeri girdim. Garsonlar masaları temizleyip düzeltmişlerdi. Ruby, akşama hazırdı. Ateş, barda oturuyormuş önündeki kağıtlara bakıyordu. Yanındaki tabureye yaslandım. "Selam."
Gülümsedi. "Hoşgeldin. Nasılsın?"
"Çok iyiyim. Sen?"
"Ben de. Bir şeyler içmek ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6. 10. 21
БоевикKendini hiç alışık olmadığın bir denklemin ortasına atarsan ne olur? Birce Dereli tam da bunu yapmıştı. Bilmediği bir adamın peşinden, ailesini elinden alan adamın peşinden gitmişti; Baran Günay'ın. İstanbul'dan Çeşme'ye uzanan bu macerada kendini...