16. Bölüm | Marilyn

13 4 3
                                    

Hepinize iyi okumalar dilerim! Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen, öpüyorum <3

******

Marilyn butik otel büyüklüğünde bir binadaydı. Simsiyah girişin iki yanında göz korkutucu korumalar vardı. Kapının önü oldukça boştu. Yazın geldiğimizde öğrendiğimiz kadarıyla Marilyn içeriyi oldukça özel ve gizli tutuyordu. Sahipleri açılışla birlikte -yaz başında- gelmesini istedikleri kişilere kartlar göndermişlerdi. Bir süre içeriye yalnızca bu karta sahip kişiler ve onlarla gelenler girebiliyordu. Ancak mekanın ününün artmasıyla yalnızca ilk başta belirlenen kadronun dışındakiler için de bir şeyler yapmaları gerekmiş. Giriş kartları yavaş yavaş el değiştirmeye, satışı yapılmaya başlanmış.

Baran'ın kapıdaki korumalara göstereceği bir giriş kartı yoktu. Muhtemelen ona burada hiçbir zaman kart sormamışlardı. Ona gelen giriş kartını ne yaptığını merak etmiştim.

Ceketlerimizi verdikten sonra karanlık koridordan yoğun müzik sesine doğru yürümeye başladık. Merdivenleri indiğimizde bizi yüksek tavanlı, rengarenk ışıkların yanıp söndüğü hareket ettiği, kalabalık, capcanlı bir yer karşıladı. Herkes ayaktaydı bir sürü bistro masa vardı. Bar kısmında barmenlerin ellerinde içki şişeleriyle hızlı hareket edip kadehleri hazırladıklarını görebiliyordum.

Arkamızda Volkan'la DJ kabinin bulunduğu en uçtaki duvarın, sağında bir bistroya geçtik. Arkamızda başka bir masa yoktu, bu da hareket alanımızı genişletiyordu. Bar tam karşımızdaydı. Baran başını Volkan'a eğip bir şeyler söyledikten sonra Volkan yanımızdan uzaklaştı. Bakışlarımı Baran'a diktiğimde ne olduğunu sorduğumu anlamıştı. Başını bana doğru eğip "Mahru'yu sordum." dedi.

Parmak ucumda yükselip kulağına "Başka bir şey söyledin." dedim. Uzaklaşıp yüzüne baktığımda sırıttığını gördüm. "Seni tanıyorum." dediğimde güldü.

Volkan birkaç dakika sonra elinde shot bardaklarıyla dolu bir tepsiyle ve arkasında onun takip eden iki kişiyle geldi. Tepsiyi masaya bıraktı. Yanında gelenler Baran'ın yanına gelip onunla tokalaştıktan sonra birbirlerine doğru eğilip bir şeyler konuştular. Olayla benim kadar ilgisiz Volkan'a döndüm. Tepsiden bir tane kendim bir tane onun için shot aldığımda neşeli bir gülümseme oluştu yüzünde. Bardaklarımızı birbirine vurup içtikten sonra bardağın kenarına takılmış limonu emdim.

Boş bardağı tepsiye bıraktığım gibi Volkan elime bir kadeh daha sıkıştırdı. "Hadi hadi!" diye bağırdığını duyduğumda gülüp ikinciyi de içtim.

Belimin etrafına dolanan eli hissettiğimde ikinci limonu ısırıyordum. Başımı geriye yatırdığımda, Baran'ın göğsüne doğru yaslanmıştım. Tepsiden kendisi için bir shot alıp içtikten sonra ona doğru dönüp "Hayır birlikte!" dedim. Hem kendime hem ona bir shot alıp uzattım. İçtikten sonra yüzünü buruşturdu. Limonu ısırırken yüzündeki memnuniyetsiz ifade değişmedi. "Sevmiyorsun."

Başını başıma doğru yasladı. "Hiç sevmiyorum ama burada iyi gidiyor işte."

"Gelenler kimdi?"

"Selam vermek isteyen birileri işte." Kaşlarımı kaldırdım. "Ne içmek istersin?"

"Votka enerji." diye mırıldandım kulağına doğru. Başını salladı. Alnımın sağını öptükten sonra yanımdan uzaklaştı. Tepsiden bir tane daha tekila içmek üzere olan Volkan'ı durdurdum. "Niye gergin?" diye sordum yanımızdan uzaklaşan Baran'ı işaret edip.

Omuz silkti. "Genel tavrı onun." dedi. Shotı içtikten sonra bu cevabın bana yetmediğini anlamış olacak ki "Sıkıntı yok Birce." dedi. "Cidden çoğu zaman gergindir."

6. 10. 21Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin