Her belayı kendine çekebilecek potansiyelde olan muhabirimiz ile belalardan hiç hoşlanmayan yakışıklı başkomiserimizin tatlı aşk haberine hoş geldiniz...
Işık Yıldız & Atilla
Küt küt atıyor kalbim Bitmedi gitti şu harbim Liseli kızlar gibi pır pır Uykusuz gecelere talim
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bacağım iyiydi. Canım bacağım. Güzel bacağım...
Tekme atmaya alışkın olmayan bacağım iyiydi. Sadece kaslarım ani hareket ettiğim için incinmiş mi ne öyle bir şey olmuş. Çok bir şeyler söyledi doktor. Ama bir süre sonra dinlemedim. Yani sonuç olarak kırık, çıkık, kopukluk yoktu. Fazla söze de gerek yoktu. İşin özeti ağzımızın tadı kaçmasın kafi.
Ama kaçtı Ali Rıza bey..
Irmak ile adamları dövdükten sonra oradaki polisler bizi önce hastaneye götürmüşlerdi bacağım için. Doktorda röntgenden sonra bacağımın durumuna bakmış herhangi bir sıkıntı olmadığını söylemişti.
99 cümle sonra dedi ama bunu.
Hastaneden sonrada şikayetçi olacağımız için emniyete gelmiştik. Gerçi şikayetimiz ile ceza alırlar mıydı orası muammaydı.
"Şurayı imzalayabilirsiniz?"
Sandalyesinde kıpırdanan Irmak'a bakıp gözlerimi devirdim. Ne böyle kıpırdanıyordu anlamadım. Polis memurunun gösterdiği yeri imzalayıp ifademi tekrar okudum.
"Tamamdır Işık hanım. Biz gereken işlemleri yapacağız."
Memur beye teşekkür edip ağrıyan bacağımın acısı ile ayağa kalktım. Kıpırdanıp duran Irmak'ta benimle beraber kalkmıştı. Odadan çıktığımız anda Irmak konuşmaya başladı.
"Ay sonunda. Ne uzattın be ifadeni , donuma yapacağım şimdi. Nerede bu tuvalet." Kıpırdanıp durmasının sebebini anlayarak arkamdaki koridoru gösterdim.
"Dümdüz git sağda. Ve sakın altına yapma."
Sözlerim üzerine hızlıca koridorda ilerlemeye başladı. Küfür de etmişti bana gitmeden.
Yarabbi şükür canım arkadaşım benim.
Bacağımın ağrısı ile orada bulunan sandalyeye oturdum. Şimdi gidersem Irmak bas bas bağırarak beni arayabilirdi. Birkaç dakika geçmemişti ki ismimi duydum.
" Işık. " başımı seslenen yere doğru çevirdiğimde, Atilla'nın arkadaşı Özgür bana doğru geliyordu. Ve elinde tost vardı.
