Her belayı kendine çekebilecek potansiyelde olan muhabirimiz ile belalardan hiç hoşlanmayan yakışıklı başkomiserimizin tatlı aşk haberine hoş geldiniz...
Işık Yıldız & Atilla
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Asık suratımla karşıya bakıyordum . Çünkü gene diktatör Atilla macerama sansür koymuştu.
Hayır bende de şans yoktu. Nasıl denk geliyordu bilmiyorum. Dönüyordum dolaşıyordum gidip Atilla'nın operasyonlarının içinde buluyordum kendimi.
Hem o diktatör yüzünden de duvardan düşmüştüm.
Kız baya yere uçtuk. Düşmek denmez ona.
O an telefon kulağımda etrafa bakarken bir anda kendimi yerde bulmuştum. Birkaç dakika sonra da başımda dikilen Atilla ile bayılmadığımı anlamıştım.
Ah kaba adam...
Önce hasar kontrolü yapmıştı. Sonra baktı iyiyim. Beni sanki çuval gibi sırtına alıp orada bulunan ekip aracına kilitlemişti. Evet baya arabada operasyon sona erene kadar mahsur kalmıştım.
Ee sonra insafa gelmiş gibi bütün aksiyon bittikten sonra haberini yapabilirsin demişti. Hayır Melih'te ondan yanaydı.
Ne vardı yani duvarın tepesine çıktıysam. Haber neredeyse ben oradaydım. İstibdat dönemi yaşıyordum resmen. Diktatör Atilla Hitler basınıma sansür uyguluyordu...
Yalnız çelik yelekte ne yakışmış ha.
Bana doğru gelen Atilla ve Melih ile başımı başka tarafa çevirdim. Ama yan gözle de Atilla'ya bakıyordum.
"Ne o minik cadı. Duvar tepesine tekrar çıkmanı engelledim diye mi bu surat?"
Susma hakkımı kullanmaya karar verdim.
Ben de mi susacağım. Çok saçma! Hayır tabi ki sen zaten iç sesimsin. Seni sadece ben duyuyorum ya...