Her belayı kendine çekebilecek potansiyelde olan muhabirimiz ile belalardan hiç hoşlanmayan yakışıklı başkomiserimizin tatlı aşk haberine hoş geldiniz...
Işık Yıldız & Atilla
Bir dağ yıkılıyor ah içerimizde Bir çiçek büyütmüşüz saksıya sığmaz Ne sevmekten korkmak, ne zulümden korkmak Bize yakışmaz Ne sevmekten korkmak, ne zulümden korkmak Bize yakışmaz
Söyle bir kırık hava döneyim Turna uçsun içimde Ben seni nasıl sarıp, nasıl seveyim Hayalimde düşümde
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yanaklarımı ıslatan gözyaşlarımı silen Atilla'ya bakıp burnumu çektim. Ağlıyordum. Neredeyse bir saatten fazladır Atilla'nın evinde ağlıyordum.
Sinirlerim çok bozulmuştu. Ve içimden sadece ağlamak geliyordu..
"Işık'ım ağlama artık."
Hırçınca Atilla'ya baktım. " Hep senin yüzünden."
Atilla şaşırarak bana baktı.
"Ben ne yaptım?"
Gözyaşlarımı kurulayıp Atilla'ya baktım.
"Ee hemen evlenelim dedin. Ama bak ben bir türlü gelinlik bulamıyorum."
Atilla saçlarını karıştırıp homurdandı.
"Ulan gene kabak benim başıma patladı."
Hırçınlığımı devam ettirerek homurdanan Atilla'ya konuştum. "Tabi senin başında patlayacak. Oh tabi senin smokin hazır demi."
Atilla homurdanmayı bırakıp ellerimden tuttu.
"Güzel Işık'ım. Sen karar veremiyorsun ama."
İç çekip başımı salladım.
"Ne bileyim. Ben istiyorum ki bir gelinlik çıksın karşıma ve bende işte bu diyeyim."
Atilla bana tebessüm ederek alnımdan öptü. "Ee tamam öyle dersin. Ama neden ağlıyorsun ki?"
Dudağımı büzüp omuz silktim.
Gerçekten neden ağladığımı tam olarak bende bilmiyordum. Galiba kendimi bu evlilik hazırlıklarında garip hissetmiştim. Belki çocukluk yapıyor olabilirdim ama eksik gibiydim. Öyle hissediyordum.
"Bilmiyorum. Sanki her şeyim eksik olacak gibi geliyor."
Atilla alnını alnıma yaslayıp gözlerimin içine baktı.
" Eksik olmayacak. Bak evimizi çok güzel döşedin. Düğün yerimiz hazır. Ama senin üzülme sebebini biliyorum..."
Birkaç saniye duraklayıp devam etti sözlerine Atilla.