"Yani demek istediğim Emir hocam: Ne kadar sizden uzak kalmak istesem de tam anlamıyla başaramadım. Bu dediğime gelecekte pişman olur muyum, bilemiyorum ama ben de size karşı boş değilim." Sözlerimi zar zor bitirip bakışlarımı Emir'e diktim. Ne tepki vereceğini deli gibi merak ediyordum. Yüzünde beklediğim hiçbir tepki yoktu. Ne sevinmişe benziyordu ne de şaşırmışa. Gözlerini kırpırştırmayacak derecede donuktu. Bu durum her geçen dakika kaygılanmama sebep oluyordu. İlk önce tuttuğu nefesini dışarıya vermesiyle ben de rahat bir nefes almıştım. Kendine geldikten sonra gergin ortama son vermişti."Y-yanlış duymadım değil mi az önce? Senin de bana karşı hislerin var." Sorduğu soruya karşılık başımı eğip saklamakla yetişmiştim. Bir anda ayağa kalmasıyla ve sandalyesinin yere düşmesi bir olmuştu. Bakışlarımı korkuyla ona çevirince kollarını iki yana açıp bağırmaya başladı.
"Allah be! Sevdiğim kadının bana karşı hisleri varmış. Şu an dünyanın en mutlu erkeği olabilirim. Allah'ım sana şükürler olsun. Bu güzel kadınla yolumuzu kesiştirdiğin için, kalbimi onun için çarptığın için, onun da kalbinde bana yer verdiğin için. Umarım herkes sevdiğine hayırlısıyla kavuşur." Herkesin gözleri bize dönük olması utanmam sebep olsa da Emir gayet de rahattı. Bu olay utanmama yetmemiş gibi bu olaya şahit olanların alkış ve ıslık sesiyle yerime daha da sinmiştim. Aralarından birkaç kişinin tebrik seslerini duyumsuyordum belli aralıklarla. Daha bu utanç verici olaydan kurtulmak adına zar zor sesimle Emir'e seslenmeyi başarabilmiştim.
"Emir." Sesim ben bile zar zor duymuştum. Emir'in duyması da imkansızdı. Sesimi biraz daha yükselttim.
"Emir." Yine duymamış etrafında oluşan bir kaç erkeğin tebriklerini kabul ediyordu. Bu durum artık utanmaktan çok sinirimi bozmaya başlamıştı. Mutluydu. Ben de mutluydum ama Emir aşırıya kaçırıyordu. Garson kız ve yan masada oturan iki genç dışında herkes halinden gayette memnundu. Alt üst olan sinirlerimle bir daha seslendim.
"Emir!" Sesim fazlasıyla yüksek ve sinirli çıkmış ve Emir'in yerinden sıçramasına sebep olmuştu. Sonunda beni fark etmiş, düşürdü sandalyeyi düzelterek oturmuştu. Meraklı gözlerin üzerimde gezinirken sesimi toparlayıp konuşmaya başladım.
"Fazla abartıyorsun. Tamam, anlıyorum seni. Mutlusun ama böyle hareketler yapma bir daha, lütfen. Bak az önce kendin de dedin 'Dinimize göre nasıl hareket edeceğimizi söylersen ona göre hareket ederiz.' Diye. Evet, dinimizde sevdiğini söylemek var ama bunun da bir adabı var. Böyle hareketlerde bulunmamalıyız. İslam'ın bize koydu çizgiler neyse ona göre hareket etmeliyiz. Mutlusun hem de fazlasıyla. Bunu görebiliyorum. Ben de mutluyum ama sınırında yaşamalıyız. Bak etrafa! Herkes seviyor. Herkes sevdiğini söylüyor. Hatta sevdiği için canını vereceğini söylüyor. Ama sevdiğini harama iterek ateşe attığının farkında bile değil. Belki de farkındalar ama umurlarında değil. Diyorum ki; biz öyle olmayalım. Sevgimizi Allah'a emanet edelim ve dinimize göre yaşayalım. Sonumuz haram ilişkilerde kirlenip bizi çıkmaza sokarak cehenneme sürükleceğine mesafeli bir şekilde cennette bitsin. Birbirimize günah değil sevap bahşedelim. Yanlış yolda tatmin olacağımıza doğru yolda acı çeksek daha iyi." Sözlerimden sonra kuruyan boğazımla masada duran bardaktaki suyu besmele çekerek üç yudumda bitirdim. Elhamdülillah deyip peçeteyle ağzımı silip masaya bıraktım. Bakışlarımı Emir'e çevirince pür dikkat beni izlediğini fark ettim. Tebessüm etmesiyle istemsizce bu haline ben de tebessüm ettim. Yaptığım şeyi idrak eder etmez. Yüzümü eski haline çevirdim. Fısıltı hâlinde çıkan sesiyle başımı kaldırdım.
"Çok seviyorum, çook." Kendinde geçmişcesine karşın çıkan sesiyle bir anda kendi toplayıp konuşmaya başladı.
"Kusuruma bakma Eylül. Senden bu tür cümleleri beklemediğim için sevinçten ve şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim . Ama dediğim gibi bugün dünyanın en mutlu adamı benim. Sabahtan beridir sana nasıl hislerimi açıklayacağımı ve senden nasıl tepki alacağım diye içimden prova bile yapıyordum ama hiç böyle sözlerle karşılaşacağımı düşünmemiştim. Düşünmeyi bırak aklımın ucundan geçirmemiştim. Hatta ağzımın ortasına bir tane yapıştırırsın diye düşünmüştüm." Sözlerine karşın kendimi tutamayarak güldüm. Yaptığım yanlışlığı fark edip elimle ağzımı kapatarak içimden tövbe istiğfar çektim. Bu halimi de hiç beklememiş olacak ki şaşkınlığını dile getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILLAGE
SpiritualHayatımızda hiç ummadığımız anda kötü şeyler yaşadığımız gibi iyi şeyler de yaşıyabiliyoruz. Bu zorlu yolculukta bizi ayakta tutan şey: sabırdır. *** Nefesim kesiliyordu sanki. Bana karşı her adım atışında kilitlenip kalmam da cabasıydı. Kendime ge...