Bazen görülen, duyulan şey asıl olan değildir. Bu durum karşısında ne yapılmalıydı ne denmeliydi, hiç bilmiyordum. Bu zamana kadar da hiç böyle bir ikileme düşmemiştim.
Yaptığım doğru muydu?
Emir doğru kişi miydi?
Etrafımda dönen onca şeye ne tepki vermeliydim?
Neyin içindeydim ben böyle?Beynimde binlerce sorulan dönerken etraftan uğultular da hafiften kendini belli ediyordu. Geçen her dakika daha da sesler netleşirken tanıdık sesler olduğunu idrak etmem pek uzun sürmedi. Gözüme hafif hafif sızan ışık daha da belirgin hâle geldi. Son kalan gücümü göz kapaklarıma yükleyip açmaya başladım.
"Uyanıyor, uyanıyoor."
"Kızım iyi misin?"
"Ah! Bilseydik sana bu kadar ağır geleceğini kızım, hiç bu işlere karışır mıydık? Ah akılsız kafam!"
" Tamam susun! Kız ne halde, siz hâlâ neyin derdindesiniz? Oğlum sen git doktoru çağır." Sesler kesilirken kapı sesinden sonra meraklı bakışlar üstümde dolanıyordu. Annem, babam, Hazer amca, Silvan yenge ve Esma buradaydılar. Yüzlerine bakınca olanlar beynimde şimşek etkisi yaratınca gözlerimi yok etmek istercesine yumdum. Keşke şu anda hepsine bağıracak çağıracak gücüm ve dermanım olsaydı. Olmadığı için buradaydım zaten: hastane odasında!
Kapı açılma sesi tekrar kulaklarıma ilişince adım sesleri baş ucumda bitti. Gözlerime tutulan beyaz ışıkla gözlerimi açtım. Karşımda doktor vardı. Genel kontrol yapıp bir şeyler söyleyip gitti. Ne dediğini bile anlamış değildim. Doktorun ardından bakarken kapının pervasında tanıdık yüz gözüme ilişti: Ömer! Arada bana bakıyor sonra da gözlerini kaçırıyordu. Onun burada ne işi vardı? Hani gitmişti? Niye geri gelmişti ki? Acaba söylenenler doğru muydu? Ömer benden hoşlanıyor muydu? İyi de biz hiç tanımadık ki nasıl olur da benden hoşlanıyor olabilirdi ki?
"Kızım! Kızım! Duymuyor musun bizi?"
"Acaba düşünce kafasını bir yere mi çarptı? Gerçi doktor her şeyin normal olduğunu söyledi. Gidip sorsak mı acaba? Uyandığında beri kaç dakikadır sesleniyoruz bizi duymuyor." Ayak ucumdan annem kalkınca babam konuşmaya başladı.
"Otur hanım. Bekle biraz daha. Kız bir kendine gelsin. Olmazsa doktora gideriz." Babamın ve herkesin endişeli gözleri üstümde dolanırken olmayan gücümle ağzımı araladım.
"İ-iy-iyiyim." Sesimin odada sivrisinek etkisi yaratsa da etraftakiler alınan cevabın sevinciyle gülümsemeye başladı. Madem bu kadar seviyordunuz beni niye arkamdan iş çeviriyorsunuz?
"Allah'ım şükürler olsun! Şükür sesini duyuran!" Annem tekrar yerine geçip ellerini ellime alıp okşamaya başladı. Ellerinin sıcaklığı buz kesen ellerimi ısındırmaya çalışıyordu. Beynim bile buz kesmişti ellerim buz kezse ne olurdu?
Hemşirenin kolumdaki serumu değiştirince damarlarımda ilacın yakıcı hissi bütün bedenimi titretti. Ardından gelen sıcaklıkla gözlerimi kapattım. Tek ihtiyacım olan şeyi bu ilaçla almıştım: uyumak. Normal hayatıma dönene kadar uyumak istiyordum. Daha fazla direnmeyip uykunun kollarına bıraktım kendimi.Üstümde olan beyaz gelinlikle dizlerimin üstünde yerdeydim. Ne kadar güzel gelinlikti bu. Beyazlığının güzelliğine dalmışken üstüne yağmur damlaları damlamaya başladı. Yağmur mu yağıyordu? Başımı kaldırıp etrafa baktığımda kasvetli bir hava vardı ama tek bir damla gökyüzünden düşmüyordu. Nerden geliyordu bu öyleyse? Tekrardan başımı eğdiğimde damlayan yerler siyaha boyanmış üstüne yenileri ekleniyordu. Nerden geliyordu? Gelinliğim mahv oluyordu.
Damlalar sığlaşıp yoğunlaşınca nerden geldiğini yeni idrak edip elimi yüzümü götürdüm. Ağlıyordum. Ağladığımı bile idrak edememiştim. Niye ağlıyordum? Niye içimde büyük hüzün kaplıydı? Neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILLAGE
SpiritualHayatımızda hiç ummadığımız anda kötü şeyler yaşadığımız gibi iyi şeyler de yaşıyabiliyoruz. Bu zorlu yolculukta bizi ayakta tutan şey: sabırdır. *** Nefesim kesiliyordu sanki. Bana karşı her adım atışında kilitlenip kalmam da cabasıydı. Kendime ge...