✨15.BÖLÜM✨

876 56 38
                                    


"Ne oluyor Esma? Ne bu halin? Neden böyle tepkiler veriyorsun durduk yere? Şu haline bak delirmiş gibisin." Aradan geçen saatlerin ardından sadece bir odada saattin sinir bozucu sesi yankılanıyordu. Aradan geçen süre zarfında sonra elleriyle ellerimi tutup gözlerini gözlerimi dikerek konuşmaya başladı.

"Kusuruma bakma canım. Böyle tepkilerimi yanlış anlama lütfen. Senin mutluluğun benim mutluluğumdur. Biliyorsun.
Dünden beri konak yer yerinden oynuyor. Senin de bugün, yarın haberin olacaktı ama babam benim sana söylemem için daha uygun gördüğü için buraya gönderdi. Antep'te yaptığımız şirket birileri tarafından yıkılmış ve Ömer ağabeyim bu haberim duyar duymaz oraya gitti. Bu kişiler şirkette zarar verdiği gibi sana da zarar verebilir diye babam seni bana gönderdi ve kapıda bir süreliğine iki koruma dikti. Tüm bunlardan babanın da haberi var. Bütün hallerim bundan kaynaklı." Söylediği sözlerden sonra şaşırmama engel olmadan bağırmıştım.

"Neee!?" Bağırmamın verdiği tepkiyle gözlerini yumdu ve aradaki mesafeyi kapatıp ellerimden tutarak ikili koltuğa oturttu. Uzun süredir masanın üstünde bekleyen ılımaya yüz tutmuş soğuk çaylardan birini ellerimin arasına tutuşturdu. Ne kadar içsem boğazıma takılı kalıyordu, boğazımdan aşağı güçlükle iniyordu. Daha fazla içemeyeceğim için yerine bırakıp dört gözle beni izleyen Esma'ya döndüm.

"Ne dediğinin farkında mısın Esma? Bunlardan benim niye haberim yok?" Bana hak verircesine kafasını sallayıp konuşmaya başladı.

"Haklısın, ne desen haklısın ama olaylardan birden gelişti. Bunu duyan ağabeyim soluğu Antep'te aldı. Babam ve Adar amca bu işin peşine düştüler. Aklımıza sen gelince de babam direkt beni sana yolladı ve sana 'Bu işler halledeceğiz, kafaya bir şey takma güzel kızım.' dememi istedi. " Dediği her sözü sindirmeye çalışıyordum ama bir türlü başarılı olamıyordum. Odada çalan telefonumun sesiyle kendime gelip elime aldım. Hazer Ağa arıyordu. Daha fazla bekletmeden açtım.

"Efendim."

"Selamün aleyküm hoca hanım. Nasılsın bakalım?"

"Ve aleyküm selam Hazer amca. Nasıl olayım. Esma'nın dediklerini sindiremeye çalışıyorum. Bu nasıl olur? Bana niye haber vermiyorsunuz?"

"Kızım o taramalı tüfeğini indir de şu amcanı dinle. Fazla zamanım yok. Antep'e gidiyoruz. Baban da yolda. Bu işi biz hallediyoruz. Sizlik bir şey yok. Esmayla takılın biz gelene kadar. Hatta konağa gidin. Ahmet ve eşi de zaten İstanbul'da."

"Babam mı geliyor? Bundan niye haberim yok?"

"Şimdi var kızım. Bu işi artık eşeleme de işine bak. Allah'a emanet ol." Bir şey dememe fırsat vermeden üzerime kapanan telefonla kaldım. Daha soracağım sorular bitmemişti. Ne oluyordu böyle? Babam da haber vermeden geldiğine göre olay daha da derindi anlaşılan. Rehberimden babamı bulup aramaya başladım ama telefonu kapalıydı. Büyük ihtimalle uçaktaydı. Annemi arayacakken elimden çekilen telefonla kalakaldım. Karşımda Esma'nın çatık kaşlarıyla elindeki telefonum arasında mekik dokuyurdum.

"Buraya senin telefon konferanslarını dinlemeye gelmedim. Açım ben aç! Azıcık halden anla yahu!" Bu haline karşın tebessüm edebilmiştim. Bu kız ilaç olmalıydı. Hayatımda böyle bir insanla hiç karşılaşmamıştım. Bu haline hayret edip dile getirdim.

"Nasıl oluyor da bu durumda bile şakaya vurabiliyorsun? Vallahi anlamıyorum." Bu konuşmaya karşın gülerek konuşmaya başladı.

"Ee bir Esma kolay yetişmiyor. Her Esma da benim gibi umursamaz olamaz da neyse. Hem takma bu kadar kafaya. Ağabeyim, babam ve Adar amca halleder nasıl olsa. Hem kafaya takıp da yapacaksın? Otur karnını doyur önce. Şu kedi bile benden daha tok gözüküyor. Baksana göbeğine." Gösterdiği koltukta yatan Mıncır ve yana yatan göbeğini görünce hak verip gülmeye başladım. Gerçekten bizden daha tok duruyordu.

SILLAGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin