Esma'dan:"Hadi kızım ya. Gün doğacak şimdi. İki saattir çıkamadın şuradan!" Sözlerimin bitiminden sonra açılan kapıyla içeriye girmek için hamlede bulunmuştum ki kolumdan tutulmam bir oldu.
"Tuvaletteyim diye konuşamadım ve senin yüzünden iki defa şaşırdım. Ayrıca bütün bunların sorumlusu sensin. İki saattir uyanmak bilmedin. Bu ne biçim uyku kardeşim?" Sözlerini bitirip gülmesiyle asabım iyicene bozuldu.
"Ya bir sus kardeşim, yaa. Hem beni uyandırmayı bilememissin hem de şurada bana çene çaldırıyorsun. Ayıp, ayıp!" Sonlara doğru alaylı çıkan sesime karşın kaşlarını çatarak konuşmaya başlayacaktı ki ellerimi omzuna koyup, itikleyerek konuşamaya başladım.
"Namaz gidiyor, hadiii!" Yaptığım tavra sinir olsa da hak verip odasına doğru ayaklarını yere vura vura yürümeye başladı. Bu haline gülerken namazı hatırlayıp hızlıcana tuvalette girip abdest almaya koyuldum.
Namazımı olduğunca iyi bir şekilde kılıp en sevgiliyle konuşmak için ellerimi kaldırdım. Dünden olan kırgınlığımla dua etmeye başladım. Ne kadar söylesem kâfi değilmiş gibiydi. Yetersiz ve eksik..
Seccademi toplayıp yatağın üstüne bıraktığım anda odanın kapısı çalınması bir oldu. Eylül'ün usulca içeri girmesiyle yüzüme gülümseme yerleştirdim. Allah için çok seviyordum.
"Kıldın mı?" Sorusunu başımla onayladım.
" Allah kabul etsin kardeşim."
"Amin, cümlemizinkini inşAllah." İkimizinde daha fazla ayakta beklememizin saçma olduğunu yeni idrak ederek konuşmaya başladım.
"Otursana?" Elimle gösterdiğim toplu yatağa bakıp bana döndü.
"Yok. Ben aslında sana uyuyacağımı haber vermek için geldim. Dün akşam düşünmekten uyuyamadım ve şiddetli bir baş ağrısı yaptı." Sözlerine hayret ederek konuşmaya başladım.
"Neden uyuyamadın ki? Seni bu kadar düşündüren nedir?" Hız kesmeden art arda sorduğum sorulara tebessüm edip konuşmaya başladı.
"Dün gece konuştuklarımızı bir hayli düşündüm. Doğru mu yapıyorum yoksa yanlış mı diye." Söylediği her kelime şaşırmama vesile olurken hız kesmeden elinden tutarak yatağa otturtum.
"Ayy! Şunu düzgün anlat kardeşim ya. Ne ağzında eveleyip geveliyorsun?"
"Yaa! Aslında anlatılacak çok bir şey yok aslında. Beni, Emir'i yani bizi düşünüp durdum. İyi mi yapıyorum yoksa kötü mü diye. Belki de ilk defa böyle şeylere adım attığım için tereddütte bulunuyorum, bilmiyorum." Sıraladığı cümlelere tebessüm edip hak verdim.
"Bu mu seni düşündürdü ya? Yok bunda abartılacak bir şey. Onun sevgisinden ve kendi sevginden eminsen akışına bırak gitsin." Dediğim sözlere iç çekip tam olarak bana döndü.
"Sorun da tam olarak bu işte. Onun sevgisinden eminim ama kendiminkinden tam emin değilim. Emir'e karşı duyduğum bir sevgi var ama ne olduğunu tam bilmiyorum."
"Hmm. Bak kardeşim. İyi mi yapıyorsun yoksa kötü mü, bilemem. Bunu zaman gösterir. Madem seni bu kadar seven biri var karşında bir şans vermeye değer. Nasibinde kim varsa illa ki seni bulur. Kim bilir?"
"Allah bilir." Sessizce kurduğu cümleye onaylarak cevap verdim. Daha fazla yerinde durmayıp ayağa kalkmasıyla ben de kalktım.
"Neyse, ben yatayım canım. Kahvaltı da görüşürüz, inşAllah." Demesiyle başımı sallayıp arkasından kapıyı kapattım. Kalktığım yere oturup Eylül'ün durumunu düşündüm. Yanlış yaptığını hissediyordum ama bunu ona diyerek üzmekten de korkuyordum açıkçası. Belki de tanıdıkça severdi Emir'i. Bunu ancak zaman gösterirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILLAGE
SpiritualHayatımızda hiç ummadığımız anda kötü şeyler yaşadığımız gibi iyi şeyler de yaşıyabiliyoruz. Bu zorlu yolculukta bizi ayakta tutan şey: sabırdır. *** Nefesim kesiliyordu sanki. Bana karşı her adım atışında kilitlenip kalmam da cabasıydı. Kendime ge...