Eylül'den:"Dağlacağız!
Dağıldıkça toparlanacağız!
Çünkü başka çare yok.." sonlara doğru sesi kısılan arkadaşımı dinliyordum.Olayın üstünden neredeyse bir hafta geçmişti. Konağa geldiğimiz gibi babamla annemi alıp evimize gelmiştim. Mıncır'ı da çok özlemişim hâliyle. Esma sağ olsun çok iyi bakmıştı ve büyümüştü. Hastaneden aldığım rapor neredeyse bitiyordu ve ben de bitmenin eşiğindeyim.
Dayanamayacak hâle gelmenin sonucunda ortaokuldan beri arkadaşlığımız devam eden Meryem'e sığınmıştım. Çok güzel arkadaşlığımız vardı. Allah'ın hediyesiydi bana.
Anlattığım dertler onunkinin yanında çok hafifti ama yine de dinleyip beni teselli ediyordu. Öyle de güzel bir insandı."Haklısın.." sesim onunkinden daha kısık sesle hak vermiştim. Başka ne diyebilirdim ki?
Derdi veren de devayı veren de O değil miydi? Vardır elbet bir bildiği. Vardır elbet bir hayr.Aradan geçen sesizlikte karşı taraftan hıçkırma sesi gelince kafamdakileri es geçip Meryem'e döndüm.
"Ağlıyor musun?"
"E-evet"
"İşte bunun için seni uzun süre aramadım. Bak seni de üzdüm kendimle beraber. Allah rızası için ağlama." Demekle derin derin nefesler alıp ağlamayı bırakmıştı. Allah rızası vardı ortada, ağlayamazdı.
"Eylül."
"Efendim canım. İyi misin?"
"Evet."
"Hiç iyi şeyler hissetmiyorum. Keşke Emir'e olumlu cevap vermeseydin." Sonunda biri cesaret edip bunu yüzüme çarpmıştı ve içimi bir nebze ferahlatmıştı.
Vereceğim cevap olmadığı için sesizliğe bürünmüştüm. Ne diyebilirimdim ki?"Sen de bunu düşünüyorsun. Değil mi?"
"Evet. Ama ne yapacağımı bilmiyorum. Bir anlık kabul ettim ve hayatım sarpa sardı hatta rüyalarım da çoğaldı.."
"Rüyalarım?" Diye sormasıyla eş geçtiğim konuyu baştan sona eksiksiz anlattım.
"Yok artık. Kızım salak mısın sen? Bunları gördüğün hâlde hâlâ hiçbir şey anlamadın mı? Hayatını mı mahvetmek mi istiyorsun ve de ahiretini?" Acı gerçekler yüzüne çarpınca dona kaldım. Evlilik kolay değildi ama kolaylaşabilirdi: hayat arkadaşınla..
"Ona ümit verip yarı yolda bırakmak istemedim. Hem neden diye sorsa rüyalarımı mı söyleyeceğim adama." Cevabımla burnundan derin bir nefes alıp vermişti.
"Emir'in Ömer'e karşı bir şey hissettiğini hatta aranızda bir şeyler olduğunu ima etmesinde korkuyorum desene sen şuna." Demesiyle içimi okumuşcasına verdiği cevapla çıtım çıkmadı. Emirdi bu. Der miydi, derdi.
"Neyse bunları bir kenara bırakalım cancağızım yarın Mardin'e gelme kararı aldım. Yüz yüze hallederiz. Yoksa işin içinden çıkacağın yok senin." Demesiyle yerimden fırlayıp çığlık attım. Zor günlerden sonra güzel şeyler olabiliyordu. Tıpkı Meryem'in yarın gelmesi gibi..
"Ciddi misinnnn?" Telefondan cevap beklerken annemle babam odaya dalmış meraklı gözlerle beni süzülüyorlardı.
"Eveeeet! Yaparsın artık o güzel magnolialarından." Demesiyle yerime oturup sevincimi oturarak yaşıyordum.
"Yapmaz mıyım? Hem de neler yaparım. Sen yeter ki gel canım." Dememle annem gilin merakları daha artmış gözleriyle cevap bekliyorlardı.
"Tamam o zaman akşama bilet bulursam akşama, bulamazsam yarın sabaha alırım. Hatta dur bakayım." Demesiyle telfonda sessizlik oluşmasıyla başımda dikilen iki çiftte cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SILLAGE
SpiritualHayatımızda hiç ummadığımız anda kötü şeyler yaşadığımız gibi iyi şeyler de yaşıyabiliyoruz. Bu zorlu yolculukta bizi ayakta tutan şey: sabırdır. *** Nefesim kesiliyordu sanki. Bana karşı her adım atışında kilitlenip kalmam da cabasıydı. Kendime ge...