CİHANGİR
Rüzgâr'ı o günün akşamı komşuları hastaneye götürmüşler. Orhan mesaj atmıştı o akşam. "Allah'ın sopası yokmuş, Kadife ayağını kırmış." Diye. Hikmeti kendinden biliyordu yine. Allah, işini gücünü bırakmış Rüzgâr'ı Orhan'ı reddettiği için cezalandırıyordu. Gerçekten buna inanıyor olmasına inanamıyordum ama kasabalının halini, davranışlarını umursamayı bırakalı yıllar oluyor. Okulu bırakıp döndüğümde hayatta kalmanın tek yolunun bu olduğunu anlamış ve o günden itibaren de umursamayı bırakmıştım ama Rüzgâr'ı umursuyorum işte.
Orhan'ın hemşire bir kuzeni vardı. Büyük ihtimalle ondan duymuştu. Bir süre gidip gitmemekte tereddüt ettim. Bahçede bir sigara yaktım ve düşünmeye başladım. Aslında ceketimi ayakkabılarımı giymiştim ve gitmeye de hazırdım. Bir sigara yakıp onu içene kadar vazgeçerim diye mi düşündüm bilmiyorum. Sigaramı söndürdüğümde arabanın kapısını açmıştım bile. Hastaneye gittiğimde onu getiren çocuk beni görünce hemen yanıma geldi.
"Nerede?" Diye sordum.
"Kadife'yi içeri aldılar." Dedi. Kasabanın bir kısmı Rüzgâr'ın adını Kadife sanıyor sanırım.
"Tamam, sen git" Dedim. İçeri girdiğimde Rüzgâr'ı hastane koridorunda oturmuş sarılmış ayağına bakıyor buldum. Saçlarını tepesinde toplamıştı. Bir kaç tutuma alnından yanağına iniyordu. Bir elinde de ayakkabısını tutuyordu. Pantolonun paçasını biraz kesmişler iki yana ayrılmıştı. Bir ayağına bir elindeki ayakkabısına bakıyordu. Bu hali bende şefkat duygusu uyandırdı. Gidip sarılmak istedim ama tabi ki yapamazdım. Beni fark edince başını kaldırıp bana baktı.
"Sakın." Dedi. Şaşırdım.
"Efendim."
"Sakın ben sana demiştim deme" Dedi. Hafifçe gülümsedim, ben de ne diyor diyorum?
"Tamam." Dedim.
Tutunarak ayağa kalktı. Önce ona yarım etmeme izin vermedi. Duvarlara tutuna tutuna seke seke ilerledi ama sonra birine ihtiyacı olduğunu o da anladı ve kendisine destek olmama izin verdi. Elleri yanına düştü dönüp bana baktı. Dudaklarını büzmüştü. Kolumu uzattım ve kolunu doladı. Yavaş yavaş gidiyorduk. Ona döndüm ve bakmaya başladım o da şaşkın bir şekilde bana bakıyordu ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Eğildim ve Rüzgar'ı kucağıma aldım birden. Gül kokusu vardı sanki biraz da lavanta ya da vanilya emin değilim ama güzeldi kokusu, beni teknede tuttuğu zamandakigibiydi. Birden kucaklayınca şaşırdı. Etraftaki herkes de bize bakıyordu, umursamadım.
"Ne yapıyorsun?" Dedi.
"Böylesi daha kolay" Dedim. Gerçekten öyleydi. Yavaş yavaş gitmekten çok daha kolaydı.
"Göründüğünden ağırmışsın" Dedim arabaya giderken. Yüzüme bakmıyordu ancak böyle deyince yüzüme baktı.
"Sen bana şişman mı diyorsun?" Dedi. Gülümsedim.
"A bir de gülüyor. İndir beni." Dedi, kucağımda hafifçe kıpırdandı.
"Tamam tamam" Dedim ve adımlarımı hızlandırdım. Arabaya gelince indirdim kucağımdan. Bana tutunarak kapıyı açmamı bekledi ve arabaya oturdu.
"Beni getiren genç nerede?" Diye sordu.
"Gitti." Dedim
"Niye?"
"Ben git dedim"
"He, niye?"
"Ben ilgilenirim dedim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR
RomanceRÜZGÂR Gidecektim. Kafama koymuştum. Nereye bilmiyordum ama gidecektim işte. CİHANGİR Âşık oldum, nasıl olduğumu bile bilmeden. Okuyan lütfen ne düşündüğünü de yazmaktan çekinmesin;)