Bölüm 15:Gözlerimizle konuştuk sanki ama ben onu anlamadım

97 3 0
                                    

RÜZGAR

Kulübeye döndüğümüzde içeriden kahkahalar yükseliyordu. Kuzenim;

"Balığa gidiyoruz yarın. Yunus Kaptan söz verdi." Dedi. Beni niye getirdin diye hayıflanan kuzenim balığa gideceğiz derken ellerini keyifle ovuşturuyordu. Biraz önce gelmek istemeyen adamı bir saat kaldıramadım oradan. Yunus Kaptan ile kahkahalarla sohbet etti. Cihangir daha çok dinleyiciydi. Bir şey sorulursa yanıtlıyor onun dışında konuşmuyordu. Yunus Kaptan başlarından geçenleri oldukça komik bir şekilde anlatıyordu, Serkan keyifle dinliyordu. Cihangir dediğim gibi bir şey sorulursa cevaplıyor yoksa önüne bakıyordu. Arada telefonuna baktı ve ellerini ceplerine sokup oturmaya devam etti.

Ertesi gün sabah Serkan benden önce uyanmıştı.

"Kalk hadi limana gidelim balığa." Dedi.

"Taksi çağır." Dedim, yürüyemeyecektim. Limana taksiyle gittik. Kendimi yorgun hissediyordum. Tekneyle açıldık. Yunus Kaptan ve Cihangir hazırlıkları yapmıştı. Serkan çok sevdi balık tutma işini. Bense sadece oturdum ayağımı uzatıp, zaten yapabileceğim pek bir şey de yoktu. Serkan, Yunus Kaptan ve Cihangir ile sohbet ediyordu. Deniz hakkında, kasabanın ekonomik durumu hakkında ve benzeri pek çok konu hakkında konuştular. Serkan hatta ailemizden de biraz bahsetmiş Cihangir'e. Bir ara ikisinin teknenin bir köşesinde konuştuklarını gördüm. Cihangir başını sallayarak Serkan'ı dinliyordu. Ben anlatmıyorum tabi pek ama Serkan anlatmış sağ olsun. Kardeşimin olmadığını, teyzem ve kuzenlerim ile aynı apartmanda altlı üstlü oturduğumuzu, okuduğum okulu anlatmış. Önce Cihangir mi sordu diye sordum ama laf lafı açtı diyor, Cihangir özellikle sormamış. Yani niye sorsun ki? Başını şişirmiş çocuğun. Tabi Serkan bilmiyor ki Cihangir benden pek haz etmiyor. Neyse artık olan olmuş. Kendisi yetmedi bir de kuzeni çıktı başıma demiştir ya neyse. 

Deniz havası almak fena olmamıştı o gün, iyi geldi. Bol oksijen ve biraz da soğuk hava canlandırdı. Akşam da dönüşte kulübede tuttuğumuz balıklardan pişirdik yedik. Günün en güzel kısmı bu zamandı. Tekne limana yaklaştığında hepimiz çok acıkmıştık. Cihangir ışık hızı ile hemen temizleyip pişirmişti. Tekne limana girmeden meğer temizlemiş balıkları. Hemen ocağı da halledip pişirdi. Gerçekten becerikli uşaktı. Eli çabuktu ve pratikti. Teyzenin evinde de güzel yemekler yapmıştı, balıkta ekmeğin arasında gerçekten güzel gitmişti. Evlenmelik uşak Cihangir diye düşündüm bir ara. Böyle hamarat uşağı nasıl yalnız bırakmışlar anlamadım. Ekmeğin arasına balıkları koyan Cihangir'e bakarken aklımdan bunları geçirdim.

Bir süre de balıkları yedikten sonra oturduk sahilde. Serkan, Cihangir ile baya iyi anlaşmıştı. Yunus Kaptan yemekten sonra yoruldum deyip gitmişti, ben de tek kaldım biraz. Arada sohbete dâhil olsam da daha çok ikisi sohbet ediyordu. Futboldan hiç alamam o yüzden de muhabbetleri çok dikkatimi çekmemişti.

Ertesi gün Serkan geri dönecekti. Sabah kalkınca tekrar direkt limana gittik. Serkan oradakilerle vedalaştı. Benden çok arkadaş edinmişti iki günde. Sonra restorana geldik buradakilerle de vedalaştıktan sonra bana kocaman sarıldı.

"Kendine dikkat et. İstersen benimle de gelebilirsin. Aslında buraya gelirken seni götürmek için gelmiştim ama gördüm ki burası harika bir yer ve çevrende iyi insanlar var. Ama ne zaman istersen yine de gelebilirsin, bu da aklında olsun." Dedi ve sonra taksiye binip gitti.

Restoranın da pek bir işi kalmamıştı. Ben kuzenimle zaman geçirirken restoranın boya işi halledilmişti. İyi bir zamanlamaydı. Renkler çok güzel olmuştu. Serkan gidince bir içim burkuldu, kendimi yalnız kalmış gibi, terk edilmiş gibi hissettim, gözlerim doldu. Neşe Hanım üzüldüğümü anladı, yanıma gelince dayanamadım ağlamaya başladım. Bana sarıldı, beni teselli etmeye çalıştı. Ardından da ben yavaş yavaş evime gittim. Yol boyunca da ağladım. Sonraki iki gün boyunca da evde kaldım ama artık sıkılmıştım. Kendimi daha iyi hissedince - dışarıda da hava fena değildi- restorana gittim. İçerisi kalabalıktı. Mutfağa geçtim, Aydın Usta'nın yanına oturdum. Aydın Usta hızla bir şeyler yapıyordu, bir yandan da tatlı bir şeyler hazırlıyordu. Kucağıma bir kap ve bir çırpacak verdi.

RÜZGARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin